Eylül 17, 2022

DUYGUSAL ŞİDDETİN 20 İŞARETİ


Küçümseme, zorlama, korkularını ya da zaaflarını kullanma, suçlu hissettirme ve maniple etme... Fiziksel olarak zarar vermese de psikolojik olarak ağır yaralar açan duygusal şiddetin farkına varın.

Duygusal şiddet ilişkide bir tarafın diğer tarafa uyguladığı küçümseme, küçük düşürme, tehdit etme, zorlama, korkularını ya da zaaflarını kullanma, suçlu hissettirme ve maniple etme gibi kontrolü altına alma durumu olarak tanımlanıyor. Peki siz yaşadıklarınızı duygusal şiddet olarak tanımlıyor musunuz? Duygusal şiddet gören kişi çoğunlukla kendisini suçladığı için genelde yaşadığını ‘şiddet’ olarak görmüyor bile. Ancak aşağıdaki sıralanan işaretleri yaşıyorsanız bilin ki duygusal şiddete maruz kalıyorsunuz...

1. Partneriniz sürekli sizi diğer insanların (aileniz, arkadaşlarınız hatta hiç tanımadığınız insanlar dahi olabilir) yanında utandırır.

2. Yaptığınız her şeyi eleştirir ve sizi hiçbir şeyi doğru yapamayacağınıza inandırmaya çalışır!

3. Size ya da sizin üzerinizden kırıcı, hoş olmayan şakalar yapar. Eğer ciddiye alırsanız fazla alıngan olmakla ya da şakadan anlamamakla suçlanırsınız.

4. Yaptığınız her hareketi ve söylediğiniz her sözü kontrol altında tutmaya çalışır.


5. Yardımcı olmak yerine sürekli size yaptığınız hataları ve kusurlarınızı hatırlatır.

6. Duygularınızı önemsemez, aşırı duygusal olduğunuzu ya da yanlış düşündüğünüzü savunur.

7. Bazen onunla yalnız kalmaktan rahatsızlık duyarsınız.

8. Size sevgi göstermez, yaptığınız herhangi bir şeyi cezalandırmak için sevgisiz ve ilgisiz davranıp ders vermeye çalışır.

9. Hayallerinizi ve hedeflerinizi küçümser, aptalca ve anlamsız olduklarını savunur.

10. Başkalarının bilmesini istemeyeceğinizi bildiği halde sırlarınızı ve kendinize saklamak istediğiniz özel anlarınızı diğer insanlarla paylaşır.


11. Çoğu konuda yetersiz olduğunuzu ve sizin için en iyi olanı kendisinin bildiğine inanır.

12. Kendi problemleri ve mutsuzluğu için sizi suçlar.

13. Yapılan hatalara gülmeyi bilmez, kendi yaptığı bir hataya başkası gülerse aşırı derecede sinirlenir.

14. Tek başınıza bir yere gittiğiniz için ya da arkadaşlarınızla ve ailenizle vakit geçirmek istediğiniz için kendinizi suçlu hissetmenizi sağlar.

15. Israrla her zaman kendisinin haklı olduğunu savunur çünkü siz hep haksızsınızdır.


16. Sizi onun için yeterli olmadığınıza inandırmaya çalışır. Her zaman sizden daha iyisini bulabileceğini dile getirir ve ilişkiniz için şükretmeniz gerektiğini savunur.

17. Yeri geldiğinde tehdit eder fakat bunun adına “tavsiyede bulunmak” der.

18. Parasal durumunuzu kontrol altında tutmaya çalışır. Neye ne kadar para harcadığınızı, aldığınız şeye ihtiyacınız olup olmadığını sorgular.

19. Telefonla, mesajla nerde, ne yapıyor olduğunuzu sorar hatta kendi gözleri ile görmek için haber vermeden gelir.

20. Yanlış anlamalara sebep olur ve sonrasında sizi aşkınızı ispat etmeye zorlar.


Maddeleri okuduktan sonra “evet, benim yaşadıklarım da bunlar” diyorsanız bilin ki çözüm size bunları yaşatandan acilen uzaklaşmaktır. Çünkü dışarıdan görünmese de duygusal şiddet içinizde ağır yaralar açar ve sizi yıpratır.


Kaynak: David Wolfe 

Eylül 16, 2022

MÜCELLA (muhakkak oku)

Bu kitabı kış mevsiminde okumuştum.
Günlerce etkisinden çıkamamıştım.
Siz de lütfen alın, okuyun.
Bana kesinlikle hak vereceksiniz.
Alanlar bana yazarlar mı???



Mücellâ, genç Cumhuriyet'le yaşıt bir kızın, unutulmuş kumaşların, kokuların, alışkanlıkların, iğne oyalarının, kimi yarım kalmış kimi tamamlanmış aşkların, hayatı seyretmekle yaşamak arasında gelip giden kadınların romanı. 

Zamanın daha ağır aktığı, hayatın ritminin daha çok mahalle aralarında karar bulduğu vakitleri harika bir dille anlatıyor değerli Nazan Bekiroğlu.


Hatta bu kitap; instagram sayfamda şu paylaşımımın çıkış noktasıdır. Hatırlamak isteyenlere bırakıyorum. 🌹👉 https://www.instagram.com/p/CT6iHVcDB2g/?hl=tr




Eylül 14, 2022

Adnan Menderes& Ayhan Aydan

 Dostlarım, burada kendisinden bahsedilmiyor. Ancak düşünemeden duramıyorum. Bu ‘Aşk’ yaşanılırken ya Adnan Menderes’in eşi Berrin Hanımın yaşadıkları, üzüntüsü , hayal kırıklıkları…Bir kadın olarak acısını yüreğimde hissettim. Belki bu güzel kadını başka bir paylaşımda tanırız.



Eylül 07, 2022

TERTEMİZ BİR AŞK….❤️

 ZEYNEP MİRAÇ'ın, "Sahneye Adanmış Bir Ömür: METİN AKPINAR" (Mundi Kitap, 2022) adlı kitabından bir bölüm..

Güney ablası da evlenip evden gidince Metin artık evin hem oğlu hem kızı olmuştu. Annesinin zorlandığı her işe o koşuyordu. Camları silmekten tutun da yerleri süpürmeye kadar.. Her iş geliyordu elinden.

Karşı komşu Sudi Saka, sporcu.. Bahçesinde barfiks vardı. Arada sırada çağırırdı genç Metin'i, birlikte antrenman yaparlardı. Bir gün öğrendiler ki Sudi Abi'nin evi satılıyor.Gelen, giden, bakanlar oluyor..

Ve bir gün, eve bakmaya gelenler arasında Ali MacGraw'a benzeyen bir genç kız.. Yanında bir askeri öğrenci, arkalarında bastonlu bir adamla bir kadın..

Beşiktaş'taki evlerini satan Özdoğu ailesi, yeni komşuları oluyor Akpınarların.

Taşındıkları gün o genç kız, adı Göksel, çok çalışıyor eşyaları yerleştirmek için. Çok hamarat, becerikli.. Annesiyle Metin pencereden onları izliyorlar. Hamaratlığı görünce "Ana" diye sesleniyor Metin, "senin gelin geldi galiba."

Eskiden mahalleye yeni komşu taşınınca, evlerinde henüz ocak yanmıyor diye komşular yemek yapıp götürürlerdi. Nadide Hanım da hemen bir düğün çorbası yaptı, yanına ekmeğinden suyuna eksiksiz bir tepsi hazırladı. "Al oğlum," dedi Metin'e, "götür bunu."

Kapıyı Göksel açtı. "Biz karşı komşuyuz," dedi Metin, "annem gönderdi."

İlk karşılaşma.. 62 yıllık beraberliğin ilk anı..

"Mahalleye yeni biri geldi mi ertesi sabah, 'Hoş geldin komşu kardeş,' diye yanaşılır. Sen kapmazsan başkaları kapar kızı. Hazırlandım, süslendim, hemen çıktım, 'Hoş geldin komşu kardeş, nerede okuyorsun, ne yapıyorsun? Hadi sahil yolunda biraz yürüyelim..' En güzel kıyafetlerimi giymişim, ağzım kokmasın diye de bir karanfil atmışım onu çiğniyorum. Sen o karanfil kaç boğazıma! Kızın yanında öleceğim. Nasıl ıstırap çektim o ilk buluşmamızda anlatamam.."

Okulu kırıp gezmeler, el ele tutuşmalar, Emirgan Korusu, Boğaz'da kayık sefası.. Aşık oldular birbirlerine. "Aksaray'ın en büyük yangını" böyle başladı.. 

"Her şeyin fazlasını severim ben. Ya en çok ya en az! Ya çok öfke ya çok sevme! Hep söylerim; aşkımız da büyüktü, flörtümüz de büyüktü. Ekmek almaya diye çıkıp eve sekiz saat sonra döndüğümüz çok olmuştur."

1960 askeri darbesinin ardından gelen siyasi ortam içinde, bir yandan da aşkları doludizgin devam ediyordu. Metin Bey'le Göksel Hanım hep camdan haberleşip çıkarlardı dışarı. En kötüsü ise mahalleye girerken ayrılmaktı. İşaretleşmeler zamanla gündüzden geceye de taşındı. Camdan cama minik şakalar, mektuplar, şiirler.. Göksel 18'inde henüz, Metin 19..

Ve mutlu sona doğru bir adım atıldı, "haydi kızı isteyelim."

"Ne iş yapıyor oğlumuz?"

"Lise sonda beklemeli."

"Olmaz, öğrenciye kız vermeyiz."

Mutlu son, başka bahara kaldı. Ama dinleyen kim? Çıkıp gitmeler, gezmeler arttı. Ortadan yok olma süreleri saatleri bulunca Göksel Hanım'ın babası duruma el koyup kızının evden dışarı çıkmasını yasakladı.

"Bizim bu kural tanımaz halimiz kayınpederi kızdırdı. Kayınbaba da dini bütün, biraz muhafazakar bir beyefendi. Erzurumlu bir albay emeklisi. O bastonla dolaşıyor, ben silahla dolaşıyorum. Delikanlılık; şarap şişesi bir cebimde, silah bir cebimde 'Kızı alırım kaçırırım, bana nasıl vermezler!' diyorum. Bugün şaka gibi gelen bu öykü o zaman bizim için hayatımız ve çok önemli bir şey!.."

Başladı müstakbel kayınpeder dışarıda bastonunu yere vura vura gezmeye.. Metin'in de kanı deli akıyor, o da taktı silahı beline.. Ne olacak şimdi?..

"Kızı alıp kaçıracağım, başka çare yok. Allem ettik kallem ettik, araya girenler oldu ama vermediler ısrarla. Ben de dedim ki 'Bana kaç.' Evlenmezsek ben gemici olacağım, uzak yollara gideceğim ve asla kavuşamayacağız,' dedim bir de.. 'Gelir misin?' 'Gelirim.' 'Benimle beraber olur musun?' 'Olurum.' 'Bütün kuralları yıkar mıyız?' 'Yıkarız!' Bitti!.. Gittik yüzüklerimizi çarşıdan beraber aldık, Kumkapı'da kayaların üzerinde taktık. Bize göre evlendik. Kaçırdım kızı. Kaçırma deyince dağa kaldırmadım tabii, onların evinden karşı eve kaçtı, iki valizle.."

Sonunda ailesi kabul etti durumu, yüzükler tekrar, bu kez evde takıldı. 1961'in 17 Şubat'ında ise nikahları kıyıldı. Tam da Medeni Kanun'un kabulünün 35. yıl dönümünde!..

Alıntı