Nisan 03, 2023

GÖNÜL FERMAN DİNLEMİYOR Kİ!

 


❝Annem ve babam 1959 yılında İtalya’nın Trieste limanında tanışmışlar. Annem bir Hırvat… Hırvatistan’ın Rijeka şehrinde yaşarmış. Babam da Türk bir denizciymiş. O yaz babamın çalıştığı gemi Trieste limanına demirlemiş ve aynı günlerde annem de haftasonu gezisi için oradaymış...

Limanda birbirlerini görmüşler ve ilk görüşte aşık olmuşlar. Biraz İngilizce, biraz İtalyanca anlaşmışlar, birlikte şehri gezip dolaşmışlar. Çok geçmeden ayrılık vakti gelmiş. Babam annemin ev adresini alarak vedalaşmış. Annem Rijeka’ya, babam da gemisine geri dönmüş.

Aradan 3-4 ay geçmiş. Bir gün anneannesi evin kapısından anneme seslenmiş: “Maria buraya gel, bir adam seni soruyor.” Annem kapıda babamı görünce hem şaşırmış hem de çok sevinmiş. Babam anneme “Hazırlan seni almaya geldim, Türkiye’ye gidiyoruz.” demiş.

O yaşlarda genç bir kız için çılgınlık olsa da annem bu teklifi kabul etmiş. Anneannesi annemi “Gitme kızım, onlar 2-3 evli oluyor, diğer kadınlar seni boğaza atarlar” diye korkutmuş ama nafile, annem babama duyduğu sevgiyle yola koyulmuş.

Babam da gözünü karartmış, anneme erkek kıyafetleri giydirip başına bir kasket takarak gizlice gemiye bindirip saklamış. Babam dikkat çekmeden anneme yiyecek içecek götürüyormuş. Hırvatistan’da gemilerin çok detaylı arandığı bir sınır bölgesi varmış.

Babam oraya yaklaşırken annemin yanına inip ben gelene kadar sakın sesini çıkarma, iyi saklan deyip tekrar yukarı çıkmış. Duyguları heyecan, korku ve mutluluk arasında mekik dokuyormuş. Gemi durduğunda bir anda o bölgenin elektriği kesilmiş ve gemiyi üstünkörü arayabilmişler.

Babam annemin yanına gidip olanları anlatmış ve sarılıp ağlamışlar. Annem bu anı her anlattığında yine ağlardı. O anın mucize olduğuna inanırdı. Türkiye karasularına girdiklerinde yolculuğun zor kısmını atlattıklarını düşünmüşler ancak öyle olmamış.

Annem limanda yakalanmış. Konu anlaşılınca da serbest bırakılmış. O zamanlar birçok gazetede haberleri çıkmış. Annem 1961 yılında Türk vatandaşlığını alınca babamla evlenmişler. Adı Meral olmuş. Babam denizciliği bırakınca, birkaç yıl İstanbul’da, birkaç yıl Bursa’da yaşamışlar.

Sonra daha iyi bir hayat ümidiyle Almanya’ya gitmeye karar vermişler. 1968 yılında annem, ondan bir yıl sonra da babam Berlin’e gitmiş. Annem Bosch’ta, babam da Elektrolux fabrikasında çalışmış. 1970’te ben doğmuşum ve Berlin şehrinin anısına ismimi Berrin koymuşlar. ☺️

Ve hayatımızın en zor günleri… 1970’in haziran ayında babam fabrikada bir iş kazası sonucu hayatını kaybetmiş. Annem kucağında dört-beş aylık bebeğiyle kalakalmış. Sonra da kararını vermiş ve babamın cenazesiyle birlikte Türkiye’ye kesin dönüş yapmış.

“Babanın mezarı nerede, ben de oradayım” derdi, ondan uzak olmaya dayanamazdı. Birlikte yalnızca 11 yıl yaşasalar da aşkları bir ömür boyu sürdü. Annem Eylül 2020’de hayata veda etti ve şimdi sevdiğiyle yan yana yatıyor. 50 yıl sonra tekrar kavuştular.❞ 🌿

(Berrin Turan)

Nisan 02, 2023

Bu Dünya’dan Sabahattin Ali Geçti…

 Sabahattin Ali’yi yakından tanımak isteyenlerimiz için ekledim.

Ölüm yıl dönümünde nurlarda uyusun🌹


Yine ünlü şairin şiirlerinden bestelenen şarkılar da aşağıda.


  1. Geçmiyor Günler
  2. Göklerde Kartal Gibiydim
  3. Aldırma Gönül
  4. Dağlardır Dağlar
  5. Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz 
  6. Melankoli
  7. Çocuklar Gibi
  8. Ben Yine Sana Vurgunum
  9. Yetmez mi
  10. Leylim Ley

Mart 31, 2023

Radyo Tiyatrosu

Radyo Tiyatrosu dinlemeyi çok seviyorum.
Bu gün de planıma ‘Kar İzleri Örttü’var.
Yürüyüşte, evde  dilediğiniz yerde… ☺️
YouTube  radyo tiyatrosu yazmanız yeterli
Kesinlikle tavsiye ediyorum.


Dinleyen dostlarım;
bana instagramdan yorum yazın♥️🤗


 

Mart 30, 2023

Suyun doğası bir felsefe anlatır.

 

Dağdan  akan suyu düşünün. 
💕En az direnç gösteren yolu seçer akmak için. Yani önüne bir kaya çıkacak olursa vazgeçmez yolundan ama onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. 
suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der sufiler: 
“seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. 
etrafından dolanıp devam et yoluna.” 

💕Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi. 
o zaman ne yapar? 
birikip, çoğalıp üstünden aşar. 
yok eğer bu da olmuyorsa, sabırla kayayı damla damla delmeye başlar. 
kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da “sabır” derler. 
“sabretmek” hiçbir şey yapmadan oturmak değildir. 
“sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.” der şems-i tebrizi. 

💕suyun doğası imkansızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir. kayayı delen su elbette yine yoluna devam eder. 

💕su hep akar ve çalışır. 
bilir ki aktıkça temizlenir. 
bazen dere kenarlarında su birikintileri oluşur, akmayan su bulanır, çamurlaşmaya başlar! üzerine pislik birikir ve sufiler bu yüzden derler ki: 
“sen su gibi sürekli ak! 
her daim yenilen! 
her gün yenilen! 
iki günün aynı olmasın hep ilerle! 
dünü dünde bırak yeni şeyler öğren!”

💕mesela su değişimden hiç korkmaz. ama insanlar değişimi sevdiklerini söyleseler de aslında bundan çok korkarlar. 

💕su, “değişimi” ne de güzel anlatır. 
bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen buhar olur. 
buhar olduğunda çıkar gökyüzüne, yağmur olup, kar olup, yine iner yere. 

💕ayrıca su uyumludur. 
çay bardağına koyduğunda çay bardağının şeklini alır, kovaya koyduğunda kovanın. 
sürekli bulunduğu yere uyumlanır ama doğası da hiç değişmez. her yere her şeye uyum sağlar. unutma ki dünyada her zaman doğaya uyum sağlayanlar hayatta kalır. uyum sağlayanlar esnektir çünkü. 
değişime direnenlerse katı. 
fırtına en sert en güçlü ağaçları devirir ama esnek fidanlara, otlara hiçbir şey yapamaz. o yüzden esnek olanlar, uyum sağlayanlar hayatta kalır. aynı zamanda akışa teslim olur. teslimiyet içindedir. bu teslimiyet boyun eğmek değildir.
çünkü bilir ki bütün dereler eninde sonunda büyük denizlere, okyanuslara akar. 
elinden geleni yaptıktan sonra hayatın akışına teslim olmaktır bu. 

su berraktır, şeffaftır. 
olduğu gibidir yani. 
paylaşımcıdır. 
hep besleyicidir. 
insanları, hayvanları, doğayı besler. 
hayatı başlatandır ve sürekli üretendir. 
su olan her yerde bitkiler vardır, hayvanlar vardı
r, insanlar vardır, hayat vardır. işte suyun bu yapısından dolayı sufiler birbirlerine 

“su gibi ol azizim” derler.