Mayıs 29, 2023
Gerçek Yaşanmış Bir Hikaye
Mayıs 28, 2023
SOKRATES NEDEN DEMOKRASİYEYE KARŞIYDI
Eski Yunan’da demokrasi fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikre de şiddetle karşı çıkmıştır .
Birgün Sokrates öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates’e sorar:
-Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse adil olan da bu değil midir .
Yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı ?
Hem daha çok insanın yanılma ihtimali daha azdır .
Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmamız doğru değil .
Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak:
-Bize söyler misin bilge olmak mı yoksa cahil olmak mı daha zordur ?
Öğrenci :
-Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur .Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur
Sokrates :
-Peki toplumlarda cahil insan sayısı mı çok olur yoksa bilge insan sayısı mı ?
Öğrenci :
-Elbette cahil insanların sayısı fazla olur .
Sokrates:
-Peki bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu ?
Öğrenci :
-Eğer yolcular içimde denizcilik bilgisi olan yoksa en iyi bilen kaptandır .
Sokrates :
-Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez ,herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli ?
Öğrenci :
-Pek tabi olan budur .
Sokrates:
-Peki o halde bize yine söyler misin “kimin hangi konuda bilgili olduğunu bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi ?Hem sen de kabul ettin ;bir toplumda her zaman cahillerin sayısı bilgelerden çoktur.”
Allah kimseyi kör cahiller arasında bırakmasın…
Mayıs 25, 2023
Ben Zeki Müren
Bazen o yıllarda yaşasaydım nasıl biri olurdum diye çok düşünüyorum…Zeki Müren bence gelmiş geçmiş en büyük sanatçımız.
Mayıs 23, 2023
İste o ‘Kadınım’ bu kadın
🥀; Tanju Okan kariyerinin zirvesi diyebileceğimiz çağlarda Zerrin adında genç bir kadına aşık olur. Çok sever, delicesine derler ya işte öyle, Zerrin ülkenin önde gelen, kalburüstü ailelerinden birinin kızıdır.
Aile bu ilişkiyi hiçbir zaman onaylamaz. Tanju ve Zerrin ailenin karşı çıkmasından dolayı görüşemez hale gelir. Okan kendini dağıtmaya, içkiyle arkadaşlığını ilerletmeye başlar. İlişkilerini gizlice yaşamaya çalışan çiftin bu halini fark eden aile, Zerrin’i Amerika’ya gönderme kararı alır.
Tanju Okan haberi alır almaz Zerrin’in evinin önünde adeta nöbet tutmaya başlar ama evin bir arka kapısı olduğundan habersizdir. Aile Zerrin’i o kapıdan kaçırarak gönderir, Tanju o denli sevdiği sevgilisini son bir kez göremez.
Bu olaydan sonra Tanju Okan’ın alkolle arkadaşlığı derin bir dostluğa dönüşür. O dönem eşinden yeni ayrılmış olan Mehmet Teoman da Tanju Okan’a her gün eşlik etmektedir.
Bir gün eve döndüklerinde plakların içinden Reggiani’nin plağını seçip pikaba yerleştirdiğinde ise büyülü anlar yaşanmaya başlar.
Tanju’nun o dönemki ruh halinden ilham alan dostu bir anda Kadınım’ı yazmaya başlar. Sabaha karşı şarkıyı yazmayı bitiren Teoman, o heyecanla Tanju’yu hemen kaldırıp okumasını ister. Tanju Okan şarkıyı okuduğu andan sonra şarkı, üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan kayda alınır ve ruhları titreten unutulmaz şarkı “kadınım” böyle hayat bulur.
Bugüne kadar bu hikayeyi hiçbir zaman bu finalle anlatmamıştım. Çünkü bu kadar acıklı bir ayrılık hikayesinden daha acıklı olan, başka ellerle bitirilmeye çalışılan bir aşkın yıllar sonra kendi mensupları tarafından bitirilmesinin bende bıraktığı hüzündür.
Bu ayrılıktan 2 sene sonra aşıklar tüm engelleri aşarak bir araya gelip, evlenirler. Tanju Okan yeniden aşkıyla bir arada olduğu için öyle mutluydu ki evlendiği gün gazetelere verdiği demeçte ‘Yeniden doğdum’ diyecektir. Ama ne acıdır bu evlilik sadece 14 ay sürer.
Aramızdan ayrılışının 27. yılında Tanju Okan’ı saygı ile anıyorum.