Temmuz 21, 2023

Unutulmaz Şarkılarda Bugün🤗♥️

 Dostlarım, bazı şarkılar ölümsüzdürler. Hele bir de unutulmaz bir film ile de taçlanmışsaa zihinlerimize kazınır. Tıpkı The Righteous Brothers’un Unchained Melody gibi.😍

Film tabiiki başrollerinde Patrick SwayzeDemi MooreTony Goldwyn ve Whoopi Goldberg oynadığı unutulmaz ‘HAYALET’ filmi…♥️♥️♥️



Temmuz 19, 2023

HARUN KOLÇAK anısına….

 

🥀”Geniş ve rahat olmayı öğrendim. Ölümün dışında hiçbir şey göründüğü kadar önemli ve acil değil;
-Coşkulu ve neşeli olmadığım zaman bunun hiç kimsenin suçu olmadığını ve gülümsemem gerektiğini öğrendim.
-Cesur olmayı, değilsem bile öyle davranmayı öğrendim. Nasılsa arada ki farkı kimse anlamıyor.
-Cazibemle 15 dakika idare edebildiğimi, ondan sonra mutlaka bilmem gereken bir şeyler olduğunu öğrendim.
-Başarıya çıkan bir asansör olmadığını tırmanmak gerektiğini öğrendim.
-İnsanların bana sadece ben izin verdiğim şekilde davranabildiklerini öğrendim.
-Kıskançlığın mutluluğun düşmanı olduğunu ve mutlu olmak için başkalarına güvenmenin sonsuza kadar hayal kırıklığı getirdiğini öğrendim.
-İnsanların kendinden daha az başarılı insanlarla başarısını, mutsuz insanlarla mutluluğunu konuşmaması gerektiğini öğrendim.
-Ben bu hatayı nasıl yaptım demek yerine en mükemmel düşünenlerin bile hata yapabileceğini önemli olanın ders alıp yinelememek olduğunu ve yeni hatalardan daha az zararlı çıkmayı öğrendim.
-Beni eleştiren, bana bir şeyler söyleme yetisini kendinde bulanlara cevap vermemeyi ögrendim. Çünkü hiç bir zaman bitmeyecektir.
-Bugünkü her üzüntümün ve her acımın benim yarınki mutluluğumu hazırladığını öğrendim.
-Kaybedecek neyim var demek yerine, yaşadığım her şeyde kazanacak çok şeyim var demeyi öğrendim.
-En önemlisi kendime gülmeyi, kendimle eğlenmeyi, kendimi sevmeyi öğrendim.”

Harun Kolçak 6 yıl önce bugün doğum gününü kutladıktan 4 gün sonra bu dünyaya veda etti. Fakat bu dünya ile ilgili anladıkları, yaşam ya da düzgün yaşayabilme hakkındaki düşünceleri adeta bir felsefe kitabından çıkmışcasına insana büyük kazanımlar sağlıyor. Çok özlemle anıyorum. (alıntı)

Temmuz 18, 2023

MİLYONLARCA İNSANIN DERDİNE DERMAN OLDU

 

İsmi simge olmuş, anlamına onlarca güzel şey eklemiş kişiler vardır İşte Güzin Abla da onlardan biriydi.

Fatma Güzin Sayar, Ethem Efendi Caddesi’ndeki ahşap köşkte 1922’de hayata gözlerini açtığında, ardında böyle bir marka bırakacağını bilmiyordu.

Üst düzey memur olan babası, Güzin henüz 3 yaşındayken vefat etti. Annesi Mediha Hanım kızıyla birlikte baba evine, Mahmut Hayri Bey’in köşküne döndü. Mürebbiyelerle büyümüş, ince ruhlu, piyano çalan, kültürlü bir genç kızdı Güzin.

Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’nde okurken tanıştığı genç bir subayla evlendi. Henüz 16 yaşındaydı. Ama evlilik uzun sürmedi. Küçük kızları dünyaya geldikten kısa bir süre sonra çift boşandı.

Güzin Sayar’ın mimar Tayfur Şehbal ile yaptığı ikinci evlilik de ancak beş yıl sürebildi. Her iki evliliği de başka kadınlar nedeniyle sona ermişti. Sayar, evlilik defterini bir daha açılmamak üzere kapattı.

GÜZİN ABLA EFSANESİ

Çocukluğundan itibaren gazeteci olmak istemişti. Yeni İstanbul gazetesinde muhasebe müdürü olan annesi Mediha Hanım’ın desteğiyle aynı gazetede tercüme yaparak başladı mesleğe. Ardından magazin müdürlüğü görevini üstlendi.

Çeşitli gazetelerde “Sorun söyleyelim”, “Derim ki” başlıklı köşelerde okurların sorunlarını yanıtlamaya başladı. 1971’de Saklambaç’ta ilk kez kendi adıyla “Güzin Abla dertlerinizle baş başa” köşesini yazmaya başladı. İşte Güzin Abla efsanesi de böyle doğdu.

Ve bu efsane, 1977’de yolculuğunu Hürriyet sayfalarına taşıdı. O gün bugündür de Kelebek’te en çok takip edilen köşelerden biri oldu. Aşk acısında, yalnızlıkta, cinsellikte, töre sorunlarında milyonlarca insanın derdine derman oldu.

İki evliliğinde de aldatılan Güzin Abla, kendi tecrübelerini de paylaşıyordu okurlarıyla.

Sağlık sorunları nedeniyle köşesini 2000 yılında kızı Feyza Algan’a devretti.

Hayatını kaybettiği 17 Temmuz 2006’ya kadar kızına köşeyle ilgili destek oldu.


Temmuz 17, 2023

PAKİZE SUDA MAKALESİ

 

Ölmeden çok evvel kaleme aldığı bir yazı:

ÇOK BİLMİŞ❗️

Kasaba esnafından biri olmalıydı kocam. Akşam güneşi batmadan dükkanı kapatıp eve gelmeliydi.

Evimiz bahçeli olmalıydı. Yaz akşamları sulayıp serin serin oturmalıydık.

Ben orta boylu, tıknazca, ev hanımı olmalıydım.Cinsiyeti önemli değil, eli ayağı düzgün iki çocuğumuz olmalıydı.

Derslerine yardım edecek kadar eğitimim olmamalıydı ama ara sıra "Dersinizi bitirdiniz mi?" diye sormalıydım.

Daha çok üstleri başlarıyla, yedikleri içtikleriyle, öksürükleri aksırıklarıyla ilgilenmeliydim.

Yavaştan yavaştan çeyizlerini düzmeliydim.

Her ayın 15’i kabul günüm olmalıydı. Ellerime sağlık kekler, poğaçalar yapmalıydım. İnce belli bardaklarda çaylar ikram etmeliydim.

Sabahları hırkamı omzuma alıp komşuya kahve içmeye geçmeliydim.

Patlıcan biber kızartmalı, reçel kaynatmalıydım.

Akşamları özene bezene sofrayı kurmalıydım.

Kocam ajansı dinlerken ben lafa girmeliydim, o, "Sus hanım bi dakka!" demeliydi. Böyle dese de beni çok sevmeliydi.

O uyuklamalıydı, ben bulaşıkları yıkamalıydım, çocuklar ders çalışmalıydı.

Bazen akşam oturmasına komşular gelmeliydi. Öyle harem-selamlık değil ama kadın-erkek ayrı oturmalıydık.

Erkekler memleketi kurtarırken biz bütün kasabayı dilimizden geçirmeliydik.

Herkes birbirinin eşine "Falanca Bey", "Filanca Hanım" diye hitap etmeliydi.

Yanlışlıkla bacağımız, göğsümüz biraz açılıverse yüzümüz kızarmalı, hemen toparlanmalıydık.

Şehvetten uzak, şefkate yakın bir cinsel hayatımız olmalıydı.

Gözümüzü birbirimizde açmış olmalıydık, öyle de sürüp gitmeliydi.

Zaten etrafımızda evli barklı komşularımızdan başka kadın olmadığından... 

Dükkánda çelimsiz çıraktan gayrı öyle sekreter falan çalışmadığından... 

Ortalıkta gidilecek bar mar bulunmadığından... 

Mankenler bizim kasabaya uğramadığından...

Ve kocam efendi bir adam olduğundan beni aldatmamalıydı.

Tamam abarttım biraz. Belki de böyle bir aile yapısı örneği kalmamıştır artık.

Ama, acaba diyorum... Buna benzer bir hayat tarzı beni daha mutlu eder miydi?

Kendim de dahil uçuk kaçık insanlardan gına geldi. "Normal"liği özlüyorum.

Özgürlüğün tadını çıkaralım derken suyunu çıkardık galiba.

Herkes çok zeki, çok akıllı, çok bilgili, çok şu çok bu. Ve de çok mutsuz. Prozac’lar leblebi misali.

Çokbilmişliğin kimseye bir faydası yok galiba.

Pakize SUDA Anısına Saygıyla