Ekim 24, 2023

Kamondo Merdiveni’nin İlginç Hikayesi

🌸Karaköy’de, Voyvoda Caddesi ve Banker Sokağı’nın birleştiği noktada bulunan Kamondo Merdivenleri 1870 ile 1880 yılları arasında 3 yılda tamamlanmıştır.

🌺Dönemin ünlü Banker ailelerinden biri olan Kamondo Ailesi’nden Abraham Salomon Kamondo tarafından yaptırılan bu merdivenler namı diğer “Aşıklar Merdiveni” olarak da geçmekte.

🌸Helezonik yapısıyla ilginç bir şekille yukarıya uzanan bu merdiven için söylenen bir diğer şey ise bu şekilde olmasının sebebinin yukarıdan düşen birinin aşağıya kadar düşmesini engellemek için güdümlü ve zikzaklı inşa edildiği…
🌺Tabii ki “Aşıklar Merdiveni” tabiri sadece halk arasında yayılan ismi. Bugüne kadar üstünde birçok insanın sevgiyi, aşkı, sohbeti, muhabbeti, arkadaşlığı tattığı bu merdivenlerin ardında ilginç bir şekilde torun sevgisi yatmakta.
🌸Tarihçilerin aktardığı bilgilere göre ise; Abraham Kamondo, o dönem Avusturya Lisesi’nde okuyan torunlarının eve gelirken yolu uzattıklarına ve haddinden fazla yorulduklarına şahit olur.
🌺Onların bu haline dayanamayan Kamondo, evlerine doğru uzayan Kamondo Merdivenleri’ni yaptırmaya karar verir. 3 yılda tamamlanır.

🌸Eklektik sanatı ile oluşturulan bu merdiven aynı zamanda o dönemde yaşayan Levantenlerin Galata’da bulunan dükkanlarından evlerine dönerken yararlanmaları da sağlanır.

🌺2012 senesinde İstanbul’da çekilen James Bond serisinin Skyfall filminin oyuncularından Bond’un dublorü Robbie Madison’u da fazlaca etkileyen Kamondo Merdivenleri, Robbie’nin bu merdiven üstünde motorla küçük bir akrobasi gösterisi yapmasına da vesile olmuştur.

➡️Değerli dostlarım bu ailenin de hikayesini merak ettim. Araştırdım. Aile cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren İstanbul’dan zamanla ayrılmışlar. Paris ve Avrupa’nın bir çok yerine dağılmışlar. Son aile fertleri de II. Dünya Savaşı sırasında Auschwitz Alman Nazi Toplama ve İmha Kampı (1940-1945) kamplarında maalesef yok edilmişler.




Ekim 23, 2023

Tomris OĞUZALP

 

✍️ Tomris Oğuzalp, 10 Ekim 1932 yılında Trabzon'da doğdu.1953 yılında Sarı Zeybek adlı sinema hayatına atılmış, uzun süre Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyuncu ve yönetici olarak çalıştı. Ayrıca bir süre de Ankara Sanat Tiyatrosu'nda görev yapmış, daha sonra Kent Oyuncuları'nda bulunmuştur.

Genellikle karakter rollerinde yardımcı oyuncu olarak rol alan Tomris Oğuzalp, aynı zamanda ÇASOD üyesi ve seslendirme sanatçısıdır. Harry Potter serisinde Mrs. Weasley karakterinin Türkçe seslendirmesini yaptı.

1999-2001 yılları arasında Şemsi İnkaya ve Nur Kulakoğlu ile birlikte rol aldığı, Küçük Besleme dizisinde Hayriye Batuhan karakterini canlandırdı.

👉 2010 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde safra kesesi ameliyatı olan Tomris Oğuzalp, doktorunun kendisinden bölüme bir cihaz bağışlamasını isteyince biriktirdiği 20 bin lira kadar parasının üzerini kredi kartı ile tamamladı.

👉Bunun üzerine sanatçı kredi kartı borcunu tamamlamayı başaramadı ve bir süre sonra emekli maaşına haciz konuldu. Tarık Akan destek oldu.

👉Tomris Oğuzalp hayatının geri kalan kısmında evinin tek göz bir odasında yaşlılık, hastalık ve geçim sıkıntısının kaynaklanan sorunlarla hayat mücadelesi verdi.

👉Üst üste geçirdiği ameliyatlar sağlık durumunu olumsuz yönde etkilemiştir. Üst dişlerindeki kaplamalar çürüdüğü için dökülmüştür. Tomris Oğuzalp bu yüzden konuşmakta zorluk çekiyordu

👉28 Ekim 2013 günü sabah saatlerinde evinde ölü olarak bulunan başarılı oyuncu 81 yaşında vefat etmiştir.

Alıntı

Ekim 14, 2023

Ben de yıllarca yoksulluk ayıbımdan utandım, taa yazar olana dek

 

Mahalle Mektebi uzak… Kış, soğuk, kar…

Paltom yok…

Üşüyorum, ellerim donuyor.

Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana. 

Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.

Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına 

sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.

Okul dönüşü eve gelince ellerim sızım sızım sızlar… Bir akşam, eve geldim yine, annem: “Çantan nerde?” dedi.

Eğilip kolumun altına baktım, çanta yok… Yolda, soğuktan elim uyuşmuş, parmaklarım duyarlığını yitirmiş, çantanın düştüğünden haberim bile olmamış. Dönüp baktım, aradım geçtiğim yolları; çanta yok…

Babam bu olayı, sonraları çok başka türlü anlatırdı: “Yepyeni bir çanta almıştım…

çok pahalı bir çanta… Çok güzel bir çanta… Sağlam çanta…

Üç gözü vardı çantanın… Hem de kilidi vardı çantanın…

O güzelim çantayı taşıdığı ilk gün yolda düşürmemiş mi elleri üşüyüp de…

Vah benim oğlum… ‘Çantan nerde?’ diye sorup da kolunun altında göremeyince çantayı, başladı ağlamaya…

 'Ağlama oğlum, ben sana daha iyisini alırım’ dedim. Daha güzel bir çanta aldım…“

Babam böyle anlatırdı; anlata anlata, bu anlattıklarına iyice inanmıştı.

Babam, içinden geçenleri, dileğini anlatıyordu.

Dileğini olmuş sanıp, inanarak anlatıyordu.

Hiç bir zaman: Baba öyle değildi diyemedim.

O, gülerek anlatırdı, ben de gülerek dinlerdim.

Çoğumuz kendi suçumuzmuş gibi yoksulluğumuzdan utanırız.

Ben de yıllarca yoksulluk ayıbımdan utandım, taa yazar olana dek… Çoğunluğun yoksul olduğu ülkede, yoksulluğun değil, varlıklılığın daha utanılası olduğunu yazarlığa başlayınca anladım

Aziz Nesin