Ocak 17, 2024

Altın Öğütler

 

Rahmetli anneannem vardı ,

Okul yüzü görmemiş ama kitap gibi kadındı...

Oydu benim ilk öğretmenim ..

Ben ondan çok şey öğrendim hatta annemden daha çok şey verdi bana bilgi yönünden ...

Ocakta varsa boş tenceren gelen misafir içinde yemek var diye ummasın  ,

Aç kapağını yanında bu da boşmuş yerine kaldırayım de kaldır gözünün önünde  ,

Yok varsa içinde dökülecek bozuk yemeğin o bilmez canı çeker al dök yanında çöpe

Belki çeker canı geçirir içinden yemeği varda vermedi diye..

Sofradan misafirden önce kalkma ,

Yermisin diye sorma Allah ne verdiyse koy önüne ...

Misafir rızkıyla gelir sakın cimrilik etme biter diye...

Gece destursuz basma çöp dökme 

Gözle görünen kadar görünmeyenlerde var bizimle yaşayan yeryüzünde...

Vefalı ol ama hak etmeyenler için de vefa uğruna ezdirme kendini sakına,

Vefalı olmak için vefayı hak etmekte önemlidir unutma...

Hediyeleşmek sevaptır kızım ,

Azdan çoktan al sevdiklerine 

Azımı çoğa say diyerek ver

Uslup vereceğin üç kuruşluk şeyi kıymetli de yapar pahalı bir şeyi kıymetsiz de

O yüzden dikkat et verirken ..

Kendini sakın met etme kendini beğenme ,

Kendini beğenmiş insan çirkindir güzel bile olsa karşısındakinin gözünde ,

Sen hep ağır vakur ol derdi ...

Huyu güzele doyum olmaz 

Yüz güzelliği dediğin görümlük o da huyu çıkana kadar suyun yüzüne...

Biri senden bir şey istediğinde varsa az çok yardım et , 

Varken yok diyeni yoklara karıştırır Allah..

Sen sen ol kimseye kin nefret besleme 

Zehirdir onlar insanı yavaş yavaş öldürür hızla da insanlıktan çıkartır sen seni bildikten sonra bırak isteyen istediğini söylesin ölüm yokya ucunda ,

Varsa nefreti hak eden biri uzaklaş sadece bırak kendi haline boğulur zaten kendi kötülük bataklığında  ...

Yanlışta okusan duaları vaz geçme oku hep içinden

Niyet önemli zamanla doğrusunu da öğren ama ..

Birilerini geçmeye çalışma ,

Kendini geçmeye çalış sadece her bildiğinin üzerine koyarak hep iyisini hedefle konu her ne olursa olsun...

Kim sana nasıl geliyorsa sende öyle git ,

Gelene git gelmeyenden ayağını kes  ..

Yaşına göre davran sakın milleti güldürme kendine,

Eller yüzüne güzel derler ardından gülerler bunu da unutma ...

Boş kaldığında oku sakın onla bunla uğraşma 

Sanane ondan bundan kim ne yaparsa yapsın 

Sen kendinle olmayı kendinle yetinmeyi öğren ömür boyu yanında tek sen olacaksın bu yaşam yolculuğunda ...

İnsanlar girecek hayatına 

İnsanlar geçecek hayatından

İnsanlar gidecek hayatından ,

Gelenlere hoş geldin demeyi

Gidenlere güle güle demeyi

Geçenlere de hemen yüreğinde yer göstermemeyi öğren...

Önce bir bak tart hak ediyorlar mı o yeri,

Hak edenleri koyma ayakta yerleştir yüreğine

Etmeyenleri eyleme boşuna bırak gitsinler senden uzağa...

İnsanları yaşına göre değerlendirme yanıltır ,

Genç vardır aklı başında ruhu olgun

Yaşlı vardır olgunlaşmış armuttan farkı yoktur ruhu bomboş...

İnsan bu girmeden içine bilinmez ..

Kendini yetiştirememişleri geç 

Onlar anca uğraşır insanlarla..

Sen insanla değil insanlıkta yarışanları eş dost belle ,

Ancak öyleleri bir şeyler katar sana,

Gerisi sadece batar raptiye gibi..

(alıntı)

Ocak 16, 2024

♥️♥️♥️♥️

Şıp Sevdi Sakızlarının hikayesini az önce öğrendim. Hiç aklıma gelmezdi. Meğerse hüzünlü ve tertemiz bir aşkın ürünüymüş bu sakızlar  dostlarım …♥️👇♥️



Ocak 14, 2024

MARİLYN VE RABİA

 

Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden geçen yarım yüzyıla rağmen hâlâ bir efsane.

Gayri meşru olarak dünyaya gelen ve annesini tımarhanede yitiren Marilyn’nin, mutsuz bir çocukluk geçirdiği ve bakımevlerinde istenmeyen bir eşya gibi görülme duygusuyla yaşadıkça didiştiği bilinir.

Rabia’yı ise, Diyarbakır’da bir aşiret reisi olan Hacı Hüseyin’in kızı olmasına rağmen, aile çevresi dışında kimseler tanımaz.

Rabia, Marilyn’e kıyasla, ailesiyle birlikte mutlu bir çocukluk geçirmiş, beş kardeşin en güzeli ve en küçüğü olarak bir dediği iki edilmemiştir.

Bu iki kadının Hollywood kökenlisi, gençlik yıllarından itibaren ünün doruğuna çıkmış, baş döndürücü bir popülerlik ve servet edinmiş, dilediği erkekle birlikte olup fırtınalı aşklar yaşamıştır.

Rabia ise, ergenlik dönemine geldiğinde taliplerinden Sefer’e, o yılların törelerine uygun biçimde -başlıkla- gelin edilmiştir.

Marilyn, üç kez evlenip onlarca erkekle flört ederken, Rabia ise eşi Sefer’e varlığını armağan edip, o günden itibaren yazgısına itaatle boyun eğmiştir.

Daha sonra Rabia’nın kocası Sefer, bir ömrün yoksullukla geçmeyeceğine karar verip, birkaç yıl içinde Almanya’ dan zengin bir adam olarak döneceğine Rabia’yı ikna etmiş ve Almanya’da otomotiv sektöründe işçi olarak çalışmaya başladığında, Rabia ise kaynanası ve iki çocuğuyla acı dolu günleri, yılları saymaya koyulmuştur.

Marilyn, geniş salonlarda onlarca erkeğin iltifatlarıyla şuh kahkahalar atarken, Rabia ise şirret bir kaynananın bekçiliğinde her gün ağlamayı yazgı bilmiştir.

Rabia, evinin perdelerini açamaz, dış kapısının önünü bile -bir başka erkeğe bakmasın diye- süpüremez olmuştur.Kaynanası ve kayınları, Rabia, Sefer’i “namusuyla” (!) beklesin diye onu birkaç günde bir tokatlamayı da huy edinmişlerdir.

Bütün gazeteler Marilyn’in bir “narsisist” olduğunu yazarken, Rabia’nın ise hiç seçmeden, hiç istemeden Diyarbakır’ın varoşlarında bir “mazoşist” olabildiğini kimseler bilmemiştir…

Üç yıl sonra Almanya’dan döneceğine söz vererek giden sefer, her yıl sadece on beş ila yirmi gün tatilegelebilmiş ve Rabia’nın bütün sitemlerine rağmen “iki daire ve bir ekmek fırını parası biriktirmeden Diyarbakır’a dönemeyeceğini,” söyleyerek ona sadece “sabır” dilemiştir…

Marilyn, fırtınalı yaşamından dolayı psikolojik tedavi görmeye başlarken, Rabia ise bir kaynana ve iki çocuğu ile dört duvar arasında silik ve dingin, bunaltıcı yıllar geçirmekten giderek psikolojik bir vaka haline gelmiştir.

Onu tedavi eden de olmamış, aradan upuzun on yıl geçmiş ve Sefer, iki daire, bir de ekmek fırını parası biriktirip nihayet- Almanya’dan dönmüştür.

Kaynanası ve kayınbiraderleri görevlerini yapıp (!) tam on yıl boyunca Rabia’nın yanına bir erkek sineği bile yaklaştırmayarak, onun bedenini Sefer adına bir yetkiyle korumuşlardır.Bedenini korumuşlardır ama, Rabia’nın ruhsal durumu yıllarca yaşadığı intihar boğuntularıyla artık paramparçadır…

Marilyn, çevresinde şöhreti ve parası için dolaşan yüzlerce insandan hangisinin gerçek dost, hangisinin sevgili olduğunu kalabalığın kuşatmasında anlayamadığı için tedavi görürken, Rabia ise on yıl süren upuzun bir yalnızlıkta sadece Sefer’in adını sayıklamaktan bir şizofrendir artık…

Marilyn, Saint Exupery, Dostoyevski, Miller okurken ve Miller’le flört ederken, ilkokul çıkışlı Rabia ise Sefer’i beklediği günlerdeki yalnızlıkta çocuklarının hikâye kitaplarını okumuş, radyo programları, haberlerden vb yerlerden Napolyon’un, Gorbaçov’un kim olduklarını öğrenmiştir.

Diyarbakır’a yıllar sonra dönen Sefer, artık Rabia’yı tanıyamamaktadır; çünkü Rabia, her sabah Napolyon Bonapart’ın selamını Gorbaçov’a ulaştırmak üzere evden çıkmakta ve Sefer’in Almanya’dan getirdiği fötr şapkayı giyip, dudaklarının kıyısına bir sigara iliştirip düşsel olarak kurguladığı ordulara kendince komutlar vermektedir.

Belki de kendini hep arzuladığı bir özgürlüğün kollarına böyle bırakmaktadır; artık şuursuzdur…

Rabia’yı bir süre gözleyen Sefer, anasına, artık Rabia’nın kendisine kadınlık yapamaya cağını, bu yüzden yeni bir evlilik için genç ve güzel bir kadın bulmasını söyler. Başlık parası fazlasıyla ödenir ve kırk beş yaşındaki Sefer’e on yedi yaşlarında bir kız bulunur civar köylerden; incecik, gencecik bir kız.

Rabia, artık otuz yedi yaşına gelmiş ve yıllarca evde oturmaktan hayli kilo almış bir delidir (!) Sefer, küçük bir oda tutar Rabia ve çocuklarına; kendisi de genç eşiyle yeni aldığı daireye çekilir. Rabia’yı bağlamak da bir çözüm getirmez ve kaldığı evin duvarları dışında ne varsa her şeyi paramparça ederek dışarı, sokaklara kaçar durur…

Rabia, artık Diyarbakır’ın muhtelif semtlerinde kâh Napolyon’un askerlerine komutlar verirken, kâh yollarda, kaldırımlarda oturup bir başına ağlarken görülmektedir. Artık kocası Sefer’in hiçbir işine yaramayan Rabia’nın onuru ve delirmiş yalnızlığı ne kaynanasının ne kayınbiraderlerin umurunda değildir…

Rabia, bir akşam Diyarbakır’ın Dağkapı semtinde SSK hastanesi bitişiğindeki askeri karargâh civarında yürürken, nasılsa kırmızı şapkalı kızın büyükanne kılığına giren kurt tarafından yenmek üzere olduğunu düşler. Kırmızı şapkalı kızın kulübesi ise, askeri karargâhın içindeki karanlık alandadır.

Rabia, arkasında yürüdüklerine inandığı Napolyon’un askerlerine komut verir ve kırmızı şapkalı kızı kurtarmak üzere tel örgülerle çevrili yasak alana girer…

Nöbetçi askere, karargâha parolasız girmeye kalkan olursa ona vurması emredilmiştir. Asker uyarır, bağırır, ama kırmızı şapkalı kızı kurtarmaya giden Rabia, o an hiçbir şey duymaz…

Nöbetçi askerin önce bir, ardından ik kurşun Rabia’nın bedenine isabet eder.Rabia, vurulup yere düşerken bile hâlâ Napolyon’un askerlerine komutlar vermektedir.

Namlusundan dumanlar çıkan nöbetçi er, onun mırıldandıklarından hiçbir şey anlamaz.Askerin onun hakkında bildiği tek şey “dur” ihtarına uymadığıdır…

Nöbetçi er, siyasal gerilimin alabildiğine boyutlandığı o günlerde olağanüstü hal bölgesi kapsamındaki Diyarbakır’daki kışla nöbetinde, aklınca kendisine verilen “emre itaat” etmiştir(!)

Rabia, sonraki gün sahipsizler mezarlığına gömülür ve o yıl bazı insan hakları dernek ve kurumlarının yıllıklarının Güneydoğu’daki “yargısız infaz”lar listesinde adı geçer.

Oysa ki ölümü değil, asıl Rabia’nın yaşamı bir yargısız infazdır…

Bu iki efsane kadın, benim kalbimde yıllar yılı ev sahibi gibi oturup kalmışlardır ve daha kalmaktalardır.Çünkü Marilyn, biricik platonik aşkım, Rabia ise öz teyzemdi benim…

Sevgili Marilyn, Cemal Süreya’nın dediği gibi, “şimdi cehennemde Nietzsche’nin metresi olmalıdır”; anamın kara gözlü bacısı Rabia ise, belki cennette bile hâlâ Sefer’i sayıklamaktadır…


Yılmaz Odabaşı – Sevginin Herkesten Şikâyeti Var adlı kitabından

Ocak 13, 2024

İnsanın Anayurdu Çocukluğudur…

Dostlarım; Mübadelenin İki Köyü" belgeselinin 2. bölümünü seyrederseniz  Fehmi Amca'yı tanıyacaksınız

Fehmi YILMAZ, Yunanistan'ın Krifçe köyünde doğar.
Çocukken Krifçe'de kuyuya düşer. Sonra ne mi olur? İzleyin…♥️