Ekim 21, 2024

♥️♥️♥️

Bazen böyle can kadınlara denk gelirim. İzlerim. Ne zor şey kadın olmak dostlarım. Hele sana,  değer veren bir ailede doğmamışsan ömür boyu uğraşta uğraş…kimse değer vermez! 



Ekim 17, 2024

Bu Tepe Pullu Tepe

 Çok ilginçtir. Bazı sabahlar kulağımda bir melodiyle uyanırım. Nerden gelir, neden gelir hiiiç anlamam. Bu günde bu türküyle güne başladım. Siz de dinleyin🥰



Ekim 11, 2024

Sülün Osman😩



Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalanan meşhur dolandırıcı Sülün Osman;

"Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. 

Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. 

On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. 

Ve dükkân kapalı. 

Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. 

Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı 1000 lira. 

Diyorum ki;

300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... 

Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri 1000 liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. 

O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. 

Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. 

Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. 

Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım….


……………………………….

Osman Ziya Sülün, 1923'te İstanbul'da doğdu. Adını duyurduğu ilk "işini" 1948 yılında Fatih'te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak yaptı. 1950 ve 60'lı yıllardaki "işleriyle" ün kazanan "Sülün Osman", tramvayGalata Kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsane haline geldi. Bu olaylar Kemal Sunal'ın filmlerine de konu olmuştur. Osman Sülün, 20 Nisan 1962’de hapisteyken "Alınteri ile Yaşamak" konulu konferans vermiştir.

Hayatı ve dolandırıcılıkları birçok filme konu olan Sülün Osman, kitapta geçen bir sözün manevi duygularını rencide ettiği gerekçesi ile Aziz Nesin'e dava açmıştır.

Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalandı. Ölümüyle ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte, polisin tahminlerine göre 1984'te Beyoğlu'nda sürekli kaldığı otelde kalp krizinden öldü ve kimlik taşımadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü.


Ekim 03, 2024

Elfida…♥️


Elfida Beyzanur isimli bir kız çocuğuna yazılmış. Bir gün doktorların odasındaydım ve doktorlardan biri bana dedi ki: "HalukBey, bu kızı gözden çıkartın." Yanımda da müzisyen arkadaşım Emrah Aydoğdu var. Emrah, "Gözden çıkarılan kadın anlamı Osmanlıca'da Elfida." dedi.






Ekim 01, 2024

Son Gece ...

 


İlk kez 1980’de Kuşadası’nda kalp krizi geçirdi; ikincisinde de 1983’te Paris’teydi. Bodrum’daki evine istirahate çekildi. Son bir kez daha konsere çıkacaktı. 1984’te geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanacak Bodrum Kalesi konserini verdi.

Aldığı ilaçlardan sonra yıpranmaya başlamıştı; kilosu da artıyordu. bir yandan kalbi yorulmuş, bir yandan da şeker hastalığı nüksetmişti. Ama o asla böyle hatırlanmak istemiyordu. O, sahnedeki parıltılı, görkemli görüntüsüyle hafızalarda yer etmeliydi. Evine kapandı ve insanlardan uzaklaştı.

Her şey bir öğleden sonra Bodrum’daki evine gelen telefonla başladı; arayan yardımcısıydı. “Paşam” dedi her zamanki sesiyle. “Buyurunuz efendim” dedi Paşa. Bir yandan acı içindeydi. Hastalıktan parmakları da şişmiş, hareket etmekte güçlük çeken bedeni ve ellerinin halsizliğiyle ahizeyi tutmak dahi yorucuydu. Dinledi, dinledikçe de yüzünün şekli değişiyordu. TRT, şahsına özel bir gece düzenlemek istiyordu. Duyduğu bu haber karşısında mutluluğu ayrı, hüznü ayrıydı sanki.

İzmir Stüdyosu’nda canlı yayın düzenlenecek ve bir de ödül verilecekti. Yüzünde karmaşık ifadesiyle dondu kaldı. Doktorlar sahneyi ve ardından gelebilecek her şeyi, ufacık bir heyecanı dahi yasaklamıştı. Hastalığının bu aşamasında bu teklifi kabul etmesi çılgınlık olurdu. Yapmak istediği ne çok şeyi, hayata geçsin istediği ne çok fikri vardı. Ama bir yandan da dayanamadı, sanatına başlangıç noktası olan bu kuruma nasıl hayır diyebilirdi…  “Memnuniyetle efendim. Acaba birkaç ricam olabilir miydi?” diyerek kabulünü bildirdi. Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy’un da davet edilmesini rica etmişti.

24 Eylül 1996 günü çatıp gelmişti. Saat 18.00’de arkasında onu ne zamandır yakalayamayan bir basın ordusuyla TRT İzmir binasına giriş yaptı. Nasıl mutluydu, nasıl heyecanlı… Makyaj odasında er zamanki titizliğiyle görkemli bir hazırlık yaptı. Yıllardır huyuydu, her kostümüne mutlaka isim verirdi. Bu gecenin kostümünün adı, “Son Gece”ydi.

Hazırlıkları bittiğinde stüdyoda kendine ayrılan koltuğa oturdu. Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy da Türkiye’nin iki önemli sanatçısı olarak Sanat Güneşi’ni sevgiyle selamladı ve prova başladı. Herkes gibi onlar da biliyordu. Zeki Müren, Türkiye’de iyi sanatçılar listesinde sıralamaya girecek bir isim değildi. Liste zaten tepede onun adı yazıldıktan sonra başlayabilirdi.

Adı ödül için anons edildiğinde hantallaşan vücudu ve mesleğine duyduğu aşkla kalktı masadan. TRT Sunucusu ve Genel Müdür Yardımcısının yanına doğru gitti. Bir şeylerin yolunda gitmediği belliydi aslında. Ayakta durmakta güçlük çekiyordu. TRT Genel Müdür Yardımcısı ambalajlı olan sürpriz ödülü açtı.

Ödül TRT Ankara Radyosunda ilk şarkılarını söylediği mikrofon. 45 yıllık geçmişin ve yaşadığı anın verdiği heyecan, üstüne bir de mikrofonun ağırlığıyla ödülünü daha eline alır almaz geri vermek zorunda kalıyor. Çünkü bu kadar heyecan fazlaydı ve her zaman özendiği seyircilerinin önünde düşme korkusu onda daha da panik yaratmıştı.

Neyse ki sunucunun kollarına tutunarak koltuğuna kadar gidebilmeyi başardı. Ama sakinleşemiyordu. Gülümsemesini yüzünden asla azaltmadan sadece şunu söyleyebildi: “Beni dışarı çıkarın”. 

Programa hemen ara verildi ve Zeki Müren makyaj odasına götürüldü. Düştüğü tek bir kare dahi olmamalıydı. Makyaj odasının kapısı açılır açılmaz kendini yere bıraktı. 

Sanat Güneşi, Müziğin Paşası, o anda, hep doğduğunu söylediği TRT’de hayata veda etti… 


Alıntı

Saygı ve sevgiyle…






Eylül 28, 2024

Erkekler Kendisine Aşık Diye Annesi Tarafından 25 Yıl Boyunca Bir Odaya Hapsedilen Blanche Monnier’in Akılalmaz Hikayesi

 

25 yıl boyunca ne güneş ışığı gördü ne de ailesi dışında tek bir kişiyle konuşabildi...

Güzeller güzeli Blanche Monnier görüp görebileceğiniz en inanılmaz ve acıklı hayat hikayelerinden birine sahip.

Kendisi Fransız ve 1 Mart 1849 yılında Fransa’nın Poitiers şehrinde dünyaya geldi. O zamanlar çok iyi bir aileye sahip olduğu düşünülüyordu. Güzelliği, fiziksel görünümü ve kişiliğiyle oldukça ilgi görüyordu ve en önemlisi de onunla evlenmek isteyen çok kişi vardı. Ailesi aristokrattı ve söz konusu güzeller güzeli kızlarının evlenmesi olduğunda ise hiç oralı olmuyorlardı.

Gençlik yıllarında Paris'te sosyete camiasından olan birçok erkeğin dikkatini çekiyordu.

Blanche’a mektuplar gelmeye başlayınca bu durum annesi Louise Monnier'i rahatsız etti ve durum akılalmaz bir noktaya geldi. Akıllardaki tek soru şu oldu: Blanche o günden sonra mı sırra kadem bastı yoksa daha önceden kaybolmuş muydu?

25 sene boyunca her şeyden ve herkesten izole şekilde yaşadı...

Annesi Louise Monnier, pencerelerden içeriye güneş ışığı girmesin diye gereken tüm önlemleri alarak hatta en önemlisi kimse onu görmesin diye kızını sonsuza dek odasına kilitlemişti. Ailesi, erkek kardeşi ve evin çalışanları dışında Blanche’ın tüm dünyayla bağlantısını kesti. Odasındaki yataktan kalkmasına ve herhangi bir temel hijyen ihtiyacını karşılamasına izin verilmedi. Blanche, hayatının yarısı boyunca yemek yediği, idrarını ve dışkısını yaptığı yatakta yattı.

Ailesi, akrabalarına ve kızlarının arkadaşlarına kızlarını İngiltere’de yatılı bir okula gönderdiklerini ve programı nedeniyle çok yoğun olduğunu ve geri dönüşü düşünmediğini söyledi.

Okulu bittiğinde ise, Blanche'ın İskoçya'da kendi hayatını kurduğunu ve Fransa’ya geri dönmeyeceğini söyledi.

Tam tamına 25 yıl sonra, 23 Mart 1901'de, Paris’te bir başsavcı, Parisli tanınmış bir ailenin kapalı kapılar ardında bir şeyler sakladığını belirten isimsiz bir mektup aldı.

Mektubu yazan kişi hakkında hala bir bilgi yok ama tarihçiler mektubun çalışanlardan biri tarafından yazıldığını düşünüyor.

Mektupta şunlar yazıyor:

Sayın Başsavcı, Sizi istisnai derecede ciddi bir olaydan haberdar etmek.istiyorum. Madam Monnier’in evinde kilitli kalmış, aç, susuz ve son yirmi beş yıldır resmen bir çöplük içinde yaşayan bir kızdan bahsetmek istiyorum..

Monnier ailesi, Paris sosyetesinin önemli ve saygın isimlerinden olduğu için iddialara inanmak oldukça güçtü ama yetkililer yine de Monnier malikanesini araştırmaya gittiler.

Müfettişler bir odadan çürük kokusu geldiğini fark edene kadar, malikaneyi gezdiklerinde ilk başta herhangi bir şey bulamamışlardı. Çürük kokusunun geldiği odaya yaklaştıklarında, ilk olarak asma kilidin paslı olduğunu fark ettiler. Odanın yıllardır kilitli olduğunu anladılar. Hemen Asma kilidi kırdılar ve o an gözlerine inanamadılar.

Gördükleri ve yaptıkları araştırmalara dayanarak bir rapor yazdılar.

İşte bu raporda, gördüklerini özetleyen kısa bir kesit:

Bir deri bir kemik kalmış ölmek üzere olan bir kadın, dışkı ve yiyecek artıklarıyla kaplı çürümüş bir yatakta öylece yatıyordu. Yatağın üzerinde böcekler geziyordu. Odanın içerisindeki hava o kadar kötü ve dayanılmazdı ki soruşturmamıza devam edemedik.

Oda o kadar karanlıktı ki müfettişler barikatları pencerenin dışarısından kırdılar.

Blanche 25 yıl sonra ilk kez güneş ışığını gördü. Müfettişlere 25 yıl boyunca zincirlendiğini söyledi. Sağlık durumu o kadar kötüydü ki sadece 25 kiloydu ve kendi ayakları üzerinde duracak gücü yoktu. Hastaneye götürüldüğünde, oksijen alabilmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu söyledi. Doktorlar, bu şekilde acımasızca bir odaya hapsedilmiş ve bunca yıldır hiç kıpırdamadan hayatta kalmış kızın yaşamasının bile mucize olduğunu söylediler.

Tüm Monnier ailesinin sorguya çekildiği dava sürecinde, annesi Louise Monnier tutuklandı ama tutuklanmasından 15 gün sonra hayatını kaybetti.

Yetkililer kalp rahatsızlığı sebebiyle öldüğünü düşünse de çoğu kişi fazla dozda ilaç alarak intihar ettiğini düşünüyor. Blanche’ın erkek kardeşi Marcel Monnier ise annesinin suçlu olduğunu söyleyerek kendini savunmaya çalıştı. Tüm kanıtlara rağmen Marcel, Blanche'a yapılan suça ortak olduğu için 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Blanche özgür kaldı ama yaşadıkları hiç de kolay değildi.

Tam tamına 25 yıl boyunca bir odada hapis kaldığı için zamanla koprofili, ekshibisyonizm ve şizofreni gibi sağlık sorunları oluştu. Fiziksel olarak kendini az da olsa toparlasa da psikolojik olarak asla toparlanamadı. Hayatının geri kalanını bakım evinde geçiren Blanche Monnier, 1913 yılında bir psikiyatri hastanesinde hayata gözlerini yumdu. 


Alıntı♥️🍀

Eylül 25, 2024

Taze Gelin, Şaşkın Damat

Çok keyifli bir film 🤗♥️



Neşet Ertaş

 Bazı ruhların bu dünyaya öğretmek için  gönderildiğine inanıyorum. Büyük usta Neşet Ertaş gibi. ‘Cahildim dünyanın rengine kandım…!’ Tüm hayatın özeti bence…🌹


 1938; Çiçekdağı, Kırşehir - 25 Eylül 2012; İzmir
Neşet Ertaş…Türk halk ozanı, Türkmen/Abdallık kültürünün ve müzik geleneğinin son büyük temsilcisidir. "Bozkırın Tezenesi" olarak da tanınır. Allah rahmet eylesin…🌹

Eylül 21, 2024

♥️♥️♥️♥️

 

El ele yaşlanma hayalleri kurduğu hayat arkadaşını kaybeden hemen her kadın ilk dönemde derin bir acı yaşıyor. Hayattan zevk almama, gelecekten korkma, umudunu yitirme, yürek sızısı, yalnızlık hissi ve çaresiz bir özlem... Bu duyguların etkisiyle iştahın kesilmesi ya da ilk birkaç aydan sonra tam tersine kalpteki büyük boşluğu doldurmak için psikolojik yeme dürtüsü...

Acı bitmiyor, özlem hiç geçmiyor ama yaşam rotasında yolunu kaybetmişlik hissinin yerini zamanla hayatın gerçekleri, ayakta kalma ve var olma mücadelesi alıyor.   

Artık evin maddi, manevi tüm sorumluluklarını tek başına üstleniyorsunuz. Eşinin benzin istasyonunun, bakkal dükkanının başına geçen kadınlar olduğu gibi, sevdiği adamın kaybı sonrasında evlatlarını okutmak için çalışmaya başlayanlar, arabasını, takısını satanlar da oluyor. 

Elektrik, su, telefon, doğalgaz aboneliklerini de sevdiğinizin adamın üzerinden kendi üzerinize geçiriyorsunuz. Onun kredi kartlarını kapatırken ise sevdiğiniz adam her seferinde yeniden ölüyor. Her bir kapatılan abonelik artık onun var olmadığı bir dünyada yaşamak zorunda kaldığınızı tokat gibi yüzünüze vuruyor. 

Muslukçuyla, çatıyla, badanacıyla, kısacası tamirat tadilat gerektiren tüm işler için ustalarla artık siz ilgileniyorsunuz. 

Onunla el ele çıktığınız tatil planları, geziler, yemekler olmayınca, arkadaşlarınızın, akrabalarınızın zamanları, izinleri, bütçeleri uymayınca kendinizi tek başına tatil planları yaparken buluyorsunuz. Korktuğunuz yalnızlığı deneyimleme ve onunla barışma süreci de oldukça sancılı geçiyor. 

Artık bir daha hiç yaşanmayacak sevdiğiniz adamla mutlu, neşeli günleriniz, anılarınız zihninizde canlanırken, gözlerinizdeki sağanağa, yüreğinizdeki fırtınaya engel olamıyorsunuz. Yolda, arabada veya bir kafede birden gözleriniz taşıyor. Aynı ilk günlerdeki gibi. 

Hayat arkadaşınız, sevgiliniz dağ gibi yanınızdayken size gülümseyenler, onun yokluğunda sizi arkadan vurabiliyor, her türlü küstahlığı, kötülüğü, bencilliği, saygısızlığı yapabiliyorlar.

İşte tüm bunların yas sürecindeki kadınları güçlendirdiği bir gerçek. İçiniz acıya acıya kendiniz için, çocuklarınız için ve ruhu hep sizinle olan sevdiğiniz adam için dimdik ayakta durmaya çalışıyorsunuz. 

Gözyaşları bazen sessizce bazen de sel gibi yanaklarınızdan aşağı akarken, birden elinizin tersiyle göz yaşlarınızı siliyor ve karşılarında dağ gibi durabilecek cesareti ve gücü kendinizde bulabiliyorsunuz. 

Acıyla, özlemle büyümek işte bu! Sevdiğinizin kaybı sizi değiştirip, dönüştürüyor, acılı, hüzün dolu ama matem sürecinde ruhsal büyüme ve dönüşüm yaşayan yeni bir kadın oluyorsunuz.

Benim gibi sevdiği adamı, eşini, hayat arkadaşını kaybeden ve matem yolculuğunda bunları deneyimleyen acılı ama bir o kadar da güçlü tüm kadınların kalplerinden öpüyorum.

Esra Öztekin..

( Rasim Öztekin'in eşi )




Eylül 19, 2024

Sezen Aksu♥️ Köprü

 Ekledim ekledim efenim🤗 Minik serçemiz seni seviyoruz♥️

          Ben bir yerde hata yaptım ama nerde

Vermeye calışırken dolu bir şeyler
Kurmaya çalışırken doğru bir şeyler
Kaçıp gitti ellerimden birer birer sevgililer

Özlemlerimle yıllarca yanarak
Sözüm ona sen böyle birşey aradın
Duygularımsa çocuktu üç yaşında
Kaçıp kovalanmaktı heyecanların

Bense kurulduğunu sanıyordum köprülerin
İçimde sevinci vardı sağlıklı sevgilerin
Oysa eskilerden farkı bu kandırmacanın
Daha akıllı ve hesaplı olmasıydı

Kuru kuru aşk değil biraz paylaşmak
Ya da birşeyleri sevgiyle yaratmak
Yüreğinde güven yol yol damar damar
Böyle bir düş için bile değer inan mutsuz olmak

Özlemlerimle yıllarca yanarak
Sözüm ona sen böyle birşey aradın
Duygularımsa çocuktu üç yaşında
Kaçıp kovalanmaktı heyecanların

Bense kurulduğunu sanıyordum köprülerin
İçimde sevinci vardı sağlıklı sevgilerin
Oysa eskilerden farkı bu kandırmacanın
Daha akıllı ve hesaplı olmasıydı

Eylül 05, 2024

Eylül 02, 2024

Beni Al

Ahmet Kaya’nın unutulmaz şarkısını böyle güzel yorumlayan 1997 Norveçli sanatçı Resa Saffa Park ♥️🤗



Ağustos 27, 2024

ESMA’nın Kitap Sevvisi

 Kitap okumak hiç tanımadığın hiç bilmediğin insanlarla tanışmak, sohbet etmektir. Tadını alınca insan asla bırakamaz. Tıpkı bu dünyalar tatlısı kadın gibi…♥️



Ağustos 23, 2024

Film Önerisi

Komedi türünde ve   aralarda da bana göre çok güzel mesajlar veren  keyifli bir filmdir. Türkçe dublajlı ekledim dostlarım….💕



Ağustos 21, 2024

Ağustos 15, 2024

Sinan Çetin💫 Bu bir Emirdirı!


İnsanların; müzigine, kültürüne,  yaşam tarzına  yasaklar koyan siyasi otorite, hayatin karşısında daima tuhaf duruma düşmüştür.

Ağustos 08, 2024

Ben Bir Göçmen Kızı Gördüm Tuna Boyunda

 Ne zamandır dinlememişim. Ne de güzel geldi🥹 Melihat Gülses’te ayrı bir güzel okur…♥️