Aralık 02, 2022

Namıdiğer Çiko’nun İlginç Hikayesi

Ağlayan Çocuk Tablosu

1980’li yıllarda Türkiye’de çok sayıda minibüs camlarının, dükkanların ve evlerin duvarını süsleyen “Ağlayan Çocuk” resmi, son 30 yılda tam bir şehir efsanesine dönüştü. İngiltere’de 1950’lerden beri 250,000 adet satılan tablonun hikayesi ise yanlış anlaşılmalarla dolu.

“Ağlayan Çocuk” tablosu namıdiğer “Çiko”nun acıklı hikayesine hadi hep birlikte bakalım…

Dünya çapında milyonlarca satan gözleri yaşlı masum erkek çocuğu başta çok sevilse de İngiliz basınının kurnazlığına kurban giderek “lanetli” damgası yedi.


Kitlesel tüketim için seri halde imal edilen ucuz tablolardan biri olan “Ağlayan Çocuk”, İtalyan ressam Bruno Amadio’nun (1911-1981) imzasını taşıyor. Sağlığında Venedik’teki turistlere resim satarak geçinen Amadio’nun bilinen 27 tablosu bulunuyor. Daha çok Giovanni Bragolin olarak tanınan sanatçı, eserlerinde, kimilerince “çingene çocuklar” olarak anılan, ağlayan çocukları resmetmiştir.

1950’lerden itibaren tüm dünyayı dolaşmaya başlayan resmin yüzlerce farklı versiyonu üretildi. Aslında ela gözlü ve kumral olan çocuk sarışın, mavi gözlü oldu. Ceketinin modeli defalarca değişti. Bazen cinsiyet değiştirdi, kız oldu. Yaşı küçültüldü veya büyütüldü. Her ülkeye, her talebe, her zevke uysun diye birçok değişime uğradı. Değişmeyen tek şey, gözyaşları ve insanın içini parçalayan acıklı bakışlarıydı.


…Tablonun lanetine gelince Her şey İngiltere’deki bir yangınla başladı.

İngiliz “The Sun” gazetesinin 4 Eylül 1985’de yayınladığı haberde, maden kasabası Yorkshire’deki bir itfaiyecinin, tamamı yanan birçok evde bu posterlerin hiç zarar görmediğini iddia ettiği yazıldı. Bunu gören itfaiyecilerin “Ağlayan Çocuk” resmini asla evlerine sokmadıkları belirtildi ve haliyle haberi okuyan resim sahipleri paniğe kapıldılar.

Yangınların çoğu, kötü elektrik sobalarının yatağa, perdeye yakın yerlerde kullanılmasından, ocakların açık bırakılmasından kaynaklanıyordu.


O yıllarda İngiltere’nin yoksul mahallelerinde bu posterin 50 bin kopyası satılmıştı. Yangınlar da hep yoksul mahallelerinde çıkıyordu. Gazetenin çağrısı üzerine de 2500 okuyucu evlerindeki posterleri gazeteye yolladı. Posterler toplu halde yakıldı, fotoğraflar yine ilk sayfada yayınlandı. Hızını alamayan gazete, büyünün bozulması için “Resmi vakit geçirmeden başkasına verin, ağlayan kız ve erkek çocuklarını birleştirin ya da birlikte asın.” diye akıl vererek oldukça ilkel bir tavır sergiledi. 

Ardından binlerce insan gazeteyi arayarak kendi yaşadıklarını anlattı. 

Hikayeler akıl alacak gibi değildi. “Ağlayan Çocuk” resminden geceleri ağlama sesleri geldiği, gözyaşının kan rengine dönüştüğü, resmin durduk yerde titremeye, sallanmaya başladığı türünden söylentiler ortalığı sardı.

En sonunda ise bu masum resim “lanetli” oldu çıktı. Ancak, “Ağlayan Çocuk” bir süre için de olsa unutuldu…

Ama daha sonra laneti Şili’de ortaya çıkacaktı. Başkent Santiago’da bir organizatör Cadılar Bayramı için bastırdığı afişte “Ağlayan Çocuk” resmini kullandı. Afiş kentin tüm ana caddelerine ve alışveriş merkezlerine asıldı. Paranormal olaylarla ilgilenen çevreler ve medyumlar ayağa kalkarak resmin lanetli olduğunu ve hemen asıldıkları yerden kaldırılması gerektiğini söylediler. Şili’nin en büyük gazetesi Las Ultimas Noticias (LUN), olayı “Ağlayan Çocuğun Tüyler Ürperten Dönüşü” sözleriyle manşete taşıdı. Gazetenin konuştuğu yaklaşık 80 kişi, resme sahip olduktan sonra başlarına hep kötü şeyler geldiğini, boşandıklarını, işlerinden atıldıklarını, evlerinde yangın çıktığını söylediler…

“Ağlayan Çocuk”, yarattığı bu şehir efsanesiyle, “Da Vinci Şifresi”ni bile gölgede bıraktı. İtfaiye yetkilileri bütün yangınların ihmaller sonucunda çıktığını açıklasa da, “The Sun” gazetesinin yaydığı haberler toplum tarafından daha çok kabul edilmiş gibi görünüyor. Aslında bu durum, medyanın toplumu çok kolay bir şekilde yönlendirebileceğini gösteriyor… 



Aralık 01, 2022

Alper Kul ❤️ Aylin Kontente

Dostlarım; Bu güzel çifti çoğunluğumuz Güldür Güldür Show’dan tanıyoruz. 

Alper Kul ve  Aylin Kontente ile 2012 yılında dünyaevine girdiler, Arel ve Leo adında iki oğulları var.

Alper Kul eşi için yazdığı şarkıyı Beyaz’a anlatıyor🥰



Kasım 30, 2022

Betûl Mardin’den Kadınlara 10 Öğüt



6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!

7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesela benim babam, hiç üşenmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda’sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.

8. Olumlu olacaksın.

9. Bazı şeyleri kabul edeceksin: Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.

10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği olduğunu bileceksin.


❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️KARACA’nın tüm haberleri için resmi tıklayabilirsiniz. Uygulamasını da İndirebilirsiniz👇👇👇



Kasım 28, 2022

Şuraya da Küçük Mutlu Bir Ağaç Çizelim: İçimizden Biri Gibi Sıcacık Hissettiren Bob Ross Hakkında Pek Bilinmeyen Gerçekler

 


1. 52 yaşına kadar 30.000'den fazla resim yaptı.

Ross 52 yaşında lenfomadan ölmeden önce hayatı boyunca 30.000'den fazla resim yaptı. Bu resimler Ross öldükten sonra programın yayınladığı kanala bağışlandı.

2. 20 yıl boyunca Hava Kuvvetleri'nde hizmet verdi.


Ross, 20 yıl boyunca Hava Kuvvetleri'nde hizmet verdikten sonra daha fazla sert bir insan olmak istemediğine karar verdi ve Başçavuş rütbesine sahip olarak ordudan emekli oldu.

3. Resimlerinde Hava Kuvvetleri için görev yaptığı Alaska'dan ilham aldı.

Ross'un resimlerinde sıklıkla dağlar, göller, karlar ve ahşap kulübeler görüyoruz. Bunların birçoğu, görev için Alaska'da yaşadığı yıllardan etkilenmesinin bir ürünü.


4. Ross'un yaptığı resimlerin %91'inde ağaçlar var.

Şuraya mutlu bir ağaç çizelim' lafını neden bu kadar fazla duyduğumuz şimdi daha net anlaşılıyor. Bu arada bu resim, Ross'un ağaç yerleştirmediği nadir örneklerden biri.


5. Bir izleyicisinin renk körü olduğunu öğrendikten sonra renk körlerine özel bir bölüm çekti.


Bir gün bir izleyicisinin yanına gelip, 'Bob, ben hiçbir zaman resim yapamayacağım çünkü renk körüyüm'demesinin ardından programın bir bölümünde yalnızca gri tonlarını kullanarak resim yapmıştı. Bunu yapma amacı, herkesin resim yapabileceğini göstermekti.

6. Sol işaret parmağının bir kısmını odun keserken kaybetti.

Gençlik yıllarında marangozluk yapan babasına sık sık yardımcı olan Ross, bir gün odun keserken bir kaza geçirdi ve sol işaret parmağının bir kısmını kaybetti. Bunu şimdiye kadar fark etmemiş olmanız muhtemel. Çünkü Ross çekimlerde sol eline paleti alarak kayıp parmağını gizliyordu.

7. Resim Sevinci programında yaptığı resimlerin her birini 3 kez yapıyordu.

İlk resmi kameralar kapalıyken, şovda referans almak için yapıyordu. İkinci resim, çekim sırasında yapılıyordu. Üçüncü resmi ise eğitim kitabı için yapıyordu.

8. Resim Sevinci programından hiç para almadı.

Resim Sevinci programı, PBS isimli bağımsız bir televizyon kanalı için hazırlanıyordu. Ross kanaldan hiç para talep etmedi, kazanmadı da. Gelirini sağlayan şey, nasıl resim yapılacağını anlattığı kitapları, eğitim videolarının kasetleri ve sanat malzemeleri satışlarıydı.

9. Ordudan emekli olduğunda bir daha asla sesini yükseltmemeye, sakin bir şekilde konuşmaya kendine söz verdi.


'Askerlik işi kaba ve sert bir insan olmanı gerektiriyor. Ve bundan bıkmıştım. Kendime söz verdim, eğer bu meslekten uzaklaşırsam, artık bu şekilde devam etmeyecektim.'

10. Günde neredeyse 200 hayran mektubu alıyordu.


11. Çok sayıda evcil sincabı vardı.


Birkaç kez sincaplarını programda da sergiledi. Aslında Ross vahşi yaşamdan çok etkileniyordu. Hatta Bob's World adında bir çocuk programı yapmayı da planlıyordu. Bu programda çocuklarla tilki, geyik, sincap gibi hayvanlar hakkında sohbet etmek istiyordu.


12. Resimlerinde insan kalıntıları bulundurmuyordu.



Resim Sevinci'nde yaptığı resimlerde insan yaşamına dair kalıntılar bulundurmamaktan yanaydı. Bu nedenle resme kulübe veya müştemilat eklese bile onların pencerelerini siyah yapıyordu. Ayrıca onlara eklediği bacalardan da duman çıkmıyordu. Böylece doğayı kendi haline bıraktığını düşünüyordu.