Şubat 03, 2024

YÜKSEK FREKANSTA OLAN İNSANLAR NE YAPIYOR ???

 

🎀 Artık televizyon izleyemezler.

🎀 Onlar için rekabet çok anlamsızdır. Yarışmak yerine paylaşmayı ve eğlenmeyi tercih ederler.

🎀 Bilinmeyenden korkmazlar. Fiziksel olmayanın da dünyanın, doğanın bir parçası olduğunu bilirler ama saatlerce de bu konu hakkında konuşup vakit harcamak istemezler.

🎀 Şeytanın; gurur, bencillik, açgözlülük, vefasızlık, hırs… olduğunu çok iyi kavramışlardır. Bu özelliklerin hepsinin insanda toplandığının farkındadırlar. Evet,  bazı insanlar da çoktur bu özellikler.  Ama tam tersine  iyi insanlar da vardır. Yüksek frekanslı  insanlar bu iki gruptaki kişileri ilk görüşte ayırt edebilirler.

🎀Yalnız kalmak isterler ama aynı zamanda başka insanlarla birlikteyken onlarla tam ve yoğun bir şekilde olmak isterler.

🎀 Bu hayatta; bir amaçları olduğunu hissederler ve  bunu bulmak isterler.

🎀Kazanmanın; başkalarını yenmek olmadığını insanın kendini gerçekleştirmesi, maddi ve manevi kimseye muhtaç olmaması olduğunu bilirler. Ve bunun da her insana bahşedilmemiş bir zenginlik olmadığının bilincindedirler.

🎀Hayatta denemekten çekinmezler.  ‘Denedim, olmadı’ cümlesi onlar için normal bir süreçtir. İnsan kendi denerse öğrenir. Ve ‘denemedim’ pişmanlığı yaş ilerledikçe artan çok kötü bir histir. Bilirler.

🎀Geçmişin, nostaljinin kötü bir kayıp duygusu olmadığını ama bir gün de  mutlaka sevdikleriyle bulaşacaklarını hissederler.

🎀Hayatlarından geçen tüm insanların bugünkü insana dönüşmeleri için olduğunun farkındadırlar. İşte bunun için bazıları sınav bazıları mükafattır.

🎀Dünyanın ruhuna yardım etmek isterler.  Bu dünyaya sadece ruhani turistler olarak gelinmediğinin, her insanın ufak yada büyük  bir görevinin olduğuna inanırlar.


Veeee tüm bunları anlamamış insanlara kötü muamele yapmazlar ama uzak kalmak isterler. Kendi iç huzurlarının her şeyden çok daha önemli olduğunu iyice kavramışlardır. 


(alıntı)

Şubat 02, 2024

Sen de izle…♥️

Şu belgesele şu güzel insanlara kalbimi bıraktım değerli dostlarım….Yaşayanlara sağlıklı ömürler diliyorum. Vefat edenlerin cennet mekanları olsun inşallah 🤲

Şubat 01, 2024

Bülbül Ses


Değerli dostlarım bu  bülbül sesin sahibi  1941 Azerbaycan Bakü doğumlu Elmira Rahimova

🎀YouTube’ taki sayfasında seslendirdiği başka şarkıları da var. Aratabilirsiniz. Bu sese doyulmaz ki…😌






Ocak 31, 2024

KARA VEBA ve GÜMÜŞ

 

 

14. yüzyıla geldiğimizde Kara Veba salgını Avrupa’da yaşayanların %25’ini katlederken, 

tek etkilenmeyenler çingenelerdi.

Sebebi ise çingenelerin gümüşü enjekte edilebilir hale dönüştürüp, damar yolu ile vücuda vermeleriydi.

Peki, gümüş hangi özelliğinden ötürü insanlar katledilirken, çingeneleri vebadan dahi koruyabildi?

Gümüş iyonlarının en önemli özelliği, antibakteriyel olmasıdır ve düşük toksik özelliğe sahip olduğundan dolayı, üzerinde mikroorganizmaların bağışıklık kazanamadıkları ağır bir metaldir.

Bunun yanında gümüş elementi, antibiyotik özelliği gösterir ve bakteriyel enfeksiyonlarda, yanıklarda, yaralarda, kronik ülserde kullanımı oldukça faydalıdır. Gümüş elementi kolay reaksiyona girebilen bir metal olduğundan dolayı, zehri de hemen belli eder.

Doktorlar gümüşün faydalarını biliyorlar ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı.

Zehirlenmek istemeyen devlet adamları da genellikle gümüşten imal edilmiş bardak, tabak, çatal vb. eşyaları kullanmaktaydılar.

“Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimini ve varlıklı insanlar için kullanıldığını muhtemelen duymuşsunuzdur.

Bu deyimin kökeni, insanların gümüşün iyileştirici etkisini bildiklerinden yeni doğan çocukları koruması için ağzına kaşık koymalarından gelir.(?)

Gümüş bunun yanında, 450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebilen tek elementtir.

Vücutta bulunan sağlıklı hücrelerin hızlıca bölünerek çoğalmasını sağlayarak, günümüzde de halen görülen pek çok hastalığın yayılmasını engelleyebilen bir elementten bahsediyoruz.

Peki, ne oldu da gümüş hayatımızdan çıkarıldı? Madem bunca faydası var niçin bir şekilde vücudumuzun bu elementi almasını sağlamıyoruz?

Bu olayın çıkış noktası ta İkinci Dünya Savaşı dönemine kadar gider.

O dönem hastalıkların ve yaraların tedavisi için keşfedilen penisilin, sentetik olarak üretilmeye başlanır.

Ve böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla, büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başlar. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satamayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler de doğası gereği patentlenemezler(!).

Ve böylelikle içine doğduğumuz sistemin getirisi olarak gümüş bir şekilde hayatlarımızdan çıkarıldı.

Daha doğrusu tam manasıyla çıkarıldı demek yanlış olur, bir şekilde unutmamız ve onun yerine, firmaların ürettiği sentetik penisilini kullanmamız öğütlendi.

1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı.

Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti.

İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermedi.

Geçtiğimiz aylarda vefat eden David Rockefeller’in geride bıraktığı mirasa en çok katkı yapan sektörlerden birisi de elbette ilaç sektörü.

Manidar değil mi?

Gümüş elementi, tüm bu anlatılanlardan dolayı olacak ki bir şekilde hayatımızdan çıkarıldı.

Pek çok insan şu an için gümüş elementinin sonsuz faydalarından yararlanamıyor, çünkü bunlar bize ne anlatılıyor ne de kullanmamız konusunda teşvik ediliyor.

Aksine sürekli olarak, sentetik olarak üretilen 

ve patentlenmiş ilaçlar satılıyor. Bakalım insanoğlu bu ilaçlara daha ne kadar dayanabilecek…

💫Son olarak, içerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir.

Bu bilgilere okuyup, içinize sindiyse eğer tüketmeyi asla unutmamamız gereken en önemli besin CEVİZ’dir..

Alıntı