Mart 23, 2022

Güzeller Güzeli Bergen’in Hayat hikayesi...



Filmini seyretmedim henüz. Yeşim Demir tarafınca yazılan kitabını dinliyorum. Sanırım en hızlı dinlediğim kitaplar arasına girecek. 

Aşağıdaki satırlar Gazeteci  Mehmet Çoşkun tarafından kaleme alınmış dostlar…İyi okumalar

🌺🌸🌺🌸🌺🌸🌺🌸🌺🌸

…..Bu hikayeyi yüreğiniz nasıl kaldıracak bilmiyorum çünkü ben araştırma yaparken bile kalbim sıkıştı, sonuna doğru ise sinirden yumruklarımı sıktım. Dünyalar güzeli Belgin Sarılmışer'in acı ve şiddet dolu hayatına buyurun birlikte isyan edelim.Sarılmışer Ailesi'nin kızları Belgin, Mersin'de doğduğunda takvimler 15 Temmuz 1959'u gösteriyordu. Mutlu aile hayatı, geçim derdinin üstüne anne ve babanın şiddetli geçimsizliği eklenince yerini mutsuzluğa bırakmıştı. Sabahat Hanım kocasından ayrılıp 6 yaşındaki kızı Belgin'i de yanına alarak Ankara'ya gitti.Sabahat Hanım bu fikri zor da olsa kabul etti, Belgin ise havalara uçuyordu.

Nitekim Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü'nü birincilikle kazanan Belgin, ilk iki yıl piyano ve viyolonsel eğitimi aldı.Ancak maddi imkansızlıklar annesiyle kurduğu yeni hayatında da peşini bırakmıyordu. Bu yüzden çok sevdiği konservatuvarı bırakıp çalışması gerektiğine karar verdi. Önce memuriyete yaşı tutmadığı için yaşını büyüttü, sonra da PTT'de çalışmaya başladı.Bir gün arkadaşlarıyla gittiği bir mekanda etrafındakilerin "hadi bir şarkı söyle" ısrarı öyle yoğun oldu ki, mekanın sahibi İlhan Feyman bile devreye girdi onu ikna etmek için. Belgin'in "Batsın bu dünya" diye şarkıya girmesiyle herkes yerle yeksan oldu.

Gazino sahibi İlhan Feyman hem bu yeni yeteneği kaçırmak istemiyor hem de Belgin'in dükkanına kazandıracağı parayı düşünüyordu. Derhal yeni yıldızına "Artık bu sahne senindir" teklifinde bulundu.Annesi Sabahat Hanım bu sahne işinden pek hoşlanmadı. Bu yüzden Belgin'i dayısının oğlu Göksel ile alelacele evlendirdi. Bu "Ben artık seni istemiyorum, başkasıyla evleneceğim" diyen Yalçın'dan sonra Belgin'in ikinci ilişkisi olacaktı. Fakat bu sefer arada ne aşk vardı ne bi şey...Bu zoraki evliliğe ancak 4 yıl dayanabildi Belgin. 20 yaşındayken Göksel Çakır'dan ayrıldıktan sonra Adana'da sahneye çıkmaya başladı. Çok kısa süre sonra Adana gazinolarının en çok dinlenen ünlü ismi olmayı başarmıştı.

Adana'da sahneye çıktığı mekanın en ön masasına her gün aynı adam gelmeye başlamıştı. Kendisi gelemese mutlaka çiçekleri geliyordu. Bergen çiçekleri gönderen adamın kafasına atmaktan hiç çekinmedi. Fakat Halis isimli adam yılmadı, "beni tanisan çok seversin" yazılı çiçeklerini göndermeye devam etti.Bir süre sonra çiçeklerin sahibine kayıtsız kalmak istemedi, bir şans verdi ve görüşmeye başladılar. Bir gün Belgin'in sahneden kazandığı parayla taksitle aldığı arabası yandı. Halis "üzülme, ben sana yenisini alırım" dedi. Belgin bu şefkatli yaklaşıma daha da teslim oldu. Çok sonradan öğrenecekti taksitle aldığı arabasını yakan adamın bizzat Halis olduğunu.Hayranlıktan doğan bir aşk başlamış gibi görünüyordu, bir sorun yoktu.

Halis Belgin'i evlenmeye ikna etti, nikah masasına oturdular. Belgin ilk defa aşk evliliği yaptığını düşünse de Halis halihazırda zaten evli ve çocuklu bir adamdı, zaten nikah da memur da sahteydi.Halis'in eşinden boşanmasından sonra yeniden birlikte olmaya karar verdiler. Bu kez gerçek bir nikah kıyıldı ama tek şart Belgin'in artık sahneye çıkmamasıydı. Belgin zaten dünden razıydı evinin kadını olmaya ama düşündüğü gibi huzurlu bir yuvası olmayacaktı. Birbiri ardına gelen şiddet olayları başlamıştı ve sonu gelmiyordu. Belgin karar verdi, bu evi artik terk etmesi gerekiyordu.Norveç'in Bergen şehrinin kulağa hoş geldiğini düşünen Belgin adını değiştirerek yeniden sahnelerde aldı soluğu.

Bergen'in İzmir'de sahneye çıktığını duyan Halis "benimle evliyken sarhoş doyuramaz" diyerek korkunç bir plan yaptı. İzmir'deki adamına gazinoya giderek Bergen'in üstüne kezzap dökmesini söyledi.Azmettirici Halis Serbes'in kezzap attırmasından sonra Bergen'in iki gözü de hasar gördü, vücudunun büyük bir bölümü yandı. Bir gözü daha sonra görme yetisini yeniden kazansa da diğer gözü tamamen gitti. O anla ilgili Bergen'in yaptığı açıklama gazetelerde şu şekilde yer aldı:'O anda iki gözüm gitti. Sadece çığlıklar duyuyorum. Bir ara 'suya götürün' diyorlar. Kadere bak ki sular kesik. Su ip gibi akıyor. Üzerimdeki giysileri yırtıp her tarafımı sardılar. O an her yer çok karanlık, bir şey göremiyor, gözlerimi açamıyorum.

Kısa bir süre sonra ekip arabası geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne götürdüler. Hastanede 45 gün kaldım, yara tedavisi gördüm.

Taburcu olduktan sonra İzmir'den Ankara'ya dönerek 3 kez ameliyat olan Bergen'in çıkan sağ gözüne protez çukur yapıldı. Yok olan burun kanatları kıkırdaklarla yeniden oluşturuldu. Yüzüne kalçasından deri eklendi. Tedavisi tamamlandıktan bir süre sonra gazinocuların ikna etmesiyle yeniden sahnelere çıkmaya başladı Bergen. Bu sefer "Acıların Kadını" albümüyle daha da ünlenmiş, Altın Plak ve Altın Kaset ödüllerini arka arkaya almıştı.Bu arada bir de sahnede bıçaklanma olayı var Bergen'in. Konser için Adana'dayken gazinonun fotoğrafçısı tarafından bıçaklandı.

Herkes bu olayın Halis tarafından yapıldığından emin olsa da Bergen inkar etti. "Hayır bu gazinocular arasındaki bir olay, onunla ilgisi yok. Benim şanssızlığım o an sahnede olmaktı" dedi.O artık bir fenomendi. İnsanlar onu dinlerken adeta onun yaşadıklarını kendi iliklerinde hissediyor, gücüne ve dirayetine ayrıca hayran oluyorlardı.Halis cezaevindeyken resmi olarak boşandılar ancak hapisten çıktıktan sonra yeniden birlikte olmaya başladılar. Bergen'in yaptığı en büyük hatalardan biri yüzüne kezzap attıran adama yeni bir şans vermesi oldu belki de. Halis Serbes'in iddiasına göre kendisi hapiste yatarken Bergen onu ziyarete bile gelmişti. Gerçek böyle olsa bile bu Halis'in ne kadar korkunç bir adam olduğunu değiştirmiyor.

"Yıllar Affetmez" şarkısıyla yeniden ortalığın tozunu attırıyordu Bergen. Yükselişi artık engellenemiyordu. İsmi Bülent Ersoy'dan, İbrahim Tatlıses'ten sonra gelen ilk isim olmuştu artık.Halis'le artık ipler tamamen kopmuştu. Gördüğü şiddetin sonunun gelmeyeceğini ve bu yolun sonunda en ufak bir mutluluk olmayacağını fark etmişti Bergen. Sahneler artık onun tek mutluluk kaynağıydı.Zaten gittiği her yere de annesiyle gidiyordu. Tıpkı yine bir gün Mersin'e konsere gideceği gibi... Yoldayken araçlarının Halis tarafından takip edildiğini anlayınca hemen polisi aradı.Polis gerekli tedbirlerin alındığını söyleyince Bergen ve annesi rahat bir şekilde yola devam ettiler. Sabah 04:00 sularında karınlarını doyurmak için yol üstünde bulunan bir restoranda durdular. Halis ilk önce Sabahat Hanım'a "sana ölümü tattırayım mı?" dedikten sonra üç el ateş etti. Sabahat Hanım yaralandı ama birazdan kızının altı el kurşunla öldürüleceğini görmek o yaralar kadar acıtmadı vücudunu.Bergen hasta ve cani bir adam tarafından işte bu şekilde katledildi. İnsanlar korkudan cenazesine bile katılamadılar."Mezarda bile seni rahat bırakmayacağım" diyen Halis Serbes yüzünden Sabahat Hanım kızının mezarına demir kafes yaptırdı. Peki Halis Serbes'e ne mi oldu? Suriye üzerinden Beyrut'a, oradan da bir şekilde Almanya'ya kaçtı. 6 ay Almanya'da kaldıktan sonra ihbar sonucu yakalanıp 11 ay hapis yattı. Ardından Türkiye'ye iade edildi. Türkiye'de de 7 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. Evet doğru okudunuz, yanlış bir bilgi yok: 7 ay! Halis Serbes'le ilgili 2018 yılında bambaşka bir gazete haberi vardı: 4 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı.Bugün ise niyeyse artık "Neler Oluyor Hayatta" programında kendisine mikrofon uzatıldı. Halis Serbes'in söyledikleri yine herkesin kanını dondurdu:Serbes, "Bunu kendisine söyledim. 'Sen hak ettin, seni öldüreceğim' dedim" diyerek, ünlü şarkıcıyı neden öldürdüğüne dair ayrıntıları da paylaştı. Serbes ayrıca 'Her dediği oluyordu, daha ne istersin?' diye de konuştu.

'Pişman mısınız?' sorusuna ise çok emin bir şekilde 'Yok değilim' diyen Serbes 'Annesi 'ölümden korkmuyorum' diyordu. İlk ona sıktım. Öldü sandım.

Ölmese ben onu sağ bırakır mıydım?. Annesinin ölmeyişine çok üzüldüm." diye de ekledi.İnsanın içinden o kadar çok şey söylemek geliyor ki maalesef her duygunun bir ifade karşılığı yok, sözcükler çok yetersiz. Kadın cinayetlerine dur demeyen de en az bu cinayeti işleyenler kadar suçludur. Ve Bergen, sen hâlâ bizim gönlümüzün bir tanecik güzeli ve en yanık sesisin. Ne seni unuturuz ne de katledilen diğer kadınları!

Kaynak: Mehmet Çalışkan 

Habertürk



#kadın #bergen #kadınolmak

1 yorum:

  1. Acıların kadını Bergen neler çekmiş, Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil