Gençler bilmez ama bizler çok iyi biliriz bu efsane şarkıyı…♥️
Mart 10, 2024
Mart 08, 2024
8 Mart ve AJDA PEKKAN
kendi sesini duyamaz oluyorsun bir noktadan sonra.
🌹Oysaki öyle miydi yaaa?
Anne-baba ocağında,
Üniversite yıllarında,
Çalışmadan,
Evlenmeden,
Anne olmadan,
Sadece kendinle baş başayken.
Nasıl da yüksekti sesin, bahardaki kuş misali...
"Yaklaşın bakayım yamacıma" diyorum.
Sonra da soruyorum.
"Sağlığınız yerinde mi?"
"Çok şükür hocam" diyorlar.
"O halde şimdi tüm formülü maddeler halinde veriyorum. Hazır mısınız güzeller?
"Hazırız hocam!"
"Biiir-Sakin kal, GEÇECEK.
Üüüç-Unutma, sabırla yürümeye devam edersen tünelin sonunda ışık seni BEKLİYOR.🥰
"Böyle düşününce darlanmamız geçecek mi hocam?...😰"
"Daha son maddeyi söylemedim. Şimdi iyiceeee yaklaşın bakayım yamacıma" diyorum. Nefeslerini tutmuşlar ağzımın içine bakıyorlar:)
"Çok darlandığınız anda kesinlikle AJDA dinlenecek veee AJDA PEKKAN dinlenirken de içinizden,
10 kez BEN AJDA DEĞİLİM, BEN AJDA DEĞİLİM 😃 denilecek, anlaşıldı mı canlar? Muhtaç olduğunuz kuvvet ,damarlarınızda ki asil kanda mevcut. Şimdi marş marş mutfağa,
o bulaşıklar sizi bekliyor..." diyorum.😊
"Hocaam son söyledikleriniz olmadı yaaa" 🙄
🌹🌹Oldu, oldu, bal gibi de oldu. Kaç yıllık hocayım,
Kaç yaşında da KADINIM.
Siz de gelin bakalım benim yaşıma, o zaman siz de her şeyi çözmüş olacaksınız...😉
Ben de, Ajda'nın taş gibi hatunluğunu düşünmemeye çalışarak,"Ben de değiştim sevgilim en az senin kadar.
Mart 06, 2024
BİR TÜRKÜ BİR HAYAT HÜZÜNLÜ BİR HİKAYE
DEĞME FELEK DEĞME ELİME BENİM
Gerçek adı Muammer Badem olan Aşık Özlemî, halk ozanları geleneğinin temsilcisiydi. Amasya’ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesi İmirler köyünde 1957 yılında dünyaya gelmiştir.
Lisede bir kıza aşık olur, kızda onu sever. Hiç ayrılmayacaklarına, her zaman buluştukları ağacın altında söz verirler. Sevdiği ona, her zaman cebinde sakladığı isminin baş harfi oyalı mendilini bu ağacın altında hediye eder.
Özlemi, liseyi bitirdikten sonra Ankara Basın Yayın Yüksek Okulu’nu kazanır ve sevdalısı ile okulu bitirdikten sonra evlenecekleri sözüyle vedalaşırlar.
1980 ihtilali olmuştur ve Aşık Özlemi”nin “BİTANEM” şiiri Devrimci Yol Gençlik Derneği’nin panosunda asılı olduğu için dernekle ilgisinin olmamasına karşın tutuklanır ve hayatının iki buçuk yılı cezaevinde geçer.
Okul hayatı da bitmiştir. Cezaevinden çıktıktan sonra ailesinin yanına döner. Çektiği acıları sevdiğini düşünerek unutmaya çalışır. Ailesine, sevdiği kızı istemelerini diler. Anne ve babası kızı istemeye gider ancak, kızın ailesi; bizim hapislerde yatan bir kişiye verecek kızımız yoktur diyerek kızlarını vermezler. Vermedikleri gibi kısa bir süre içinde başkasıyla evlendirirler.
Aşık Özlemi”nin yüreğine hiç sönmeyecek bir ateş düşmüştür o anda.
Özlemi,yeni besteleriyle sanat camiasında iyice tanınmaya başlamış,konserlere,televizyon ve radyo programlarına daha sık katılmaya başlamıştı.
Sakin,mütevazı bir hayatı vardı.Bir gün,kendisini derinden üzen bir haber aldı. Yıllar önceki sevdiği kız ölmüştü.
Donuk bir tavırla tepki vermişti.Çünkü,içinde hala kırgınlık vardı. Ama içine ikinci bir ateş düşmüştü. Hayatını kaybeden eski sevdiği kızın yakınları ısrarla onun cenazeye katılmasını istiyorlardı.
Ancak Özlemi,kararlıydı gitmeyecekti.Fakat gelmesi için ısrar ediliyordu. Ve,ısrarın nedeni sonunda açıklandı.. Hayatını kaybeden sevdiğinin bir vasiyeti vardı. Yakınlarına bir ağaçtan bahsetmiş ve o ağacın altında toprağa verilmek istemiş.İşte o ağacın yerini bilen tek kişi kendisiydi.
Özlemi, bir radyo programına konuk olur. Sevdiğinin ölüm haberinin acısı hala yüreğindedir. Programda ilk türküsünü söylemesi istenir, ancak Özlemi”nin aklına yüzlerce türküden hiç birisi gelmez.
O anki hisleriyle sazının teline vurur ve ağzından şu dörtlükler dökülür:
🌹Bugün benim efkarım var, zarım var
Değme felek değme telime benim
Gül yüzlü cananı yar yar elden aldırdım
Ecel oku değdi yar yar gülüme benim
Değme felek değme telime benim🌹
Özlemi,o anki duygularıyla bu türküyü çalıp söylerken duygulanır ve türkü bittikten sonra cebinden sevdiğinin baş harfi oyalı mendilini çıkarır ve göz yaşlarını siler. (Alıntı)
🌷🌷Dostlarım Aşık Özlemi’nin aşağıya belgeseli de ekliyorum…🌷🌷
Mart 04, 2024
Seyyan Hanım
İlk Türkçe Tango Şarkıcısı (D. 1913, İstanbul – Ö. 16 Mayıs 1989, İstanbul). Kaynaklarda adı Seyyan Oskay olarak da geçer. 1913 senesinde kalabalık bir ailenin tek kız evladı olarak dünyaya gözlerini açtı. Babası Mustafa Kemal’in özel kuryeliğini yaptı ve görevi esnasında bıçaklanarak öldürüldü. Kızının erkek çocukları ile aynı şartlarda büyümesini istedi ve bu sebeple ona “eşit” anlamını taşıyan Seyyan adını verdi.
Babasının vefatı Seyyan Hanım’ı para, ün ve şöhret hırsından uzaklaştırmış daha maneviyat yüklü değerleri benimsemesine neden olmuştu. O zarif sesinin güzelliği erken yaşlarda keşfedildi ve dönemli ünlü sanatçısı Talariko Bey’den dersler almaya başladı.
Eğitimi sonrası Fransızca ve İtalyanca şarkılar söyledi. 16 yaşında, Kaptanzade Ali Rıza Bey’in Türk Operası düşüncesi ile bestelediği parçaları seslendirerek can verdi. “Mazi Kalbimde Yaradır” isimli şarkıyı seslendirerek, ilk Türkçe tango şarkısını seslendirmiş oldu. İstanbul sokaklarında şarkılarının yankılandığı bir döneme imza attı. Her şeye rağmen şöhretin rüzgârına kapılmayan sanatçının tek gayesi ailesinin içinde bulunduğu zor durumu düzeltmekti ve bu sebeple sahne almaya devam ediyordu.
Tesadüfen karşılaştığı teğmen Sait Oksay ile dünya evine girdi ve Sarıkamış’a taşındı. Evliliği sanat hayatından kopmasına engel olmadı. O yılların ulaşım imkânlarına pes etmedi ve İstanbul – Sarıkamış arası yolculuklar yaptı ve müzik hayatına devam etti.
1940’lı senelerin ortalarına doğru müzik hayatından uzaklaştı. Son sahnesini 66 yaşındayken AKM’de organize edilen Fehmi Ege Anma Gecesi’nde sahne alarak yaptı. Seyirciler tarafından büyük ilgi ve özlemle karşılanan sanatçı daha sonraki günlerinde normal yaşantısına devam etti.
Değerli sanatçımız Seyyan Hanım, 16 Mayıs 1989 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.
Hakkında Prof. Dr. Toktamış Ateş’in yazdığı Seyyan Hanım ve Diğerleri adlı bir eser yayımlanmıştır.



