Nisan 21, 2022

Ben para dedim, onlar SEVGİ dediler.


Küçükken, rahmetli babacığım tuttuğum oruçlarımı satın alırdı.
Bazen bir kaç saat tutardım, bazen yarım gün,bazense tam gün...

Anneannemden öğrendiğim duaları okurdum orucumu süslemek için.Azıcıkta yüksek okurdum ki babam duysun.

Orucumu satarken bir de pazarlık yapardım...😌
Güzel insandı babam. Bonkör adamdı...Anlamamazlıktan gelir , ben ne dersem verirdi.
"Oruç senin, bedelini de sen söyleyeceksin" derdi.
Ben sanırdım ki orucumu sattım.
Meğerse babam,
kısacık ömründe
kalbime oruç sevgisini yerleştirmek istermiş...😪
Ben babama para derken,
Babam bana SEVGİ dermiş...

💢💢💢

Son 7 yıl, ilkokulda görev yaptım.
Burada da yavrular oruç tutmak istiyorlar. 3 kızım var. Bana her teneffüs uğrayan, birbirimizi farklı sevdiğimiz.

Bu kuzular aynı sitede oturuyorlar. Anneleri de yakın komşular. Büyükler olgun olunca yavrularda olgunlar. Anneleri;
"Yaşları küçük okul da yoğun, tutmasınlar istiyoruz ama bizi dinlemiyorlar hocam" diyorlar.
"Durun hele benim bildiğim bir taktik var. Satın alayım mı kızçelerinizin oruçlarını?" diyorum. Anneleri izin verince teneffüste, 
"Kızlar orucunuzu satın bana, yaşınız küçük olduğundan sevabınız büyük. 
Sevabınızı paylaşın bu öğretmeninizle. Hem de parada kazanırsınız, olmaz mı?...

Bana bakıyorlar,  birbirlerine bakıyorlar, anlamaya çalışıyorlar dediklerimi...Gidiyorlar.

Öbür teneffüste yine yanımdalar.
"Öğretmenim biz satacağız oruçlarımızı... 
para istemiyoruz senden ama isteklerimiz var "
"Söyleyin bakalım, neymiş istekleriniz? diyorum. 
Biri, "akşam iftara bize geleceksin" , 
diğeri "yarın gece sahurda bizimlesin" , 
öbürü "davulcuyu benim odamdan birlikte seyredeceğiz" diyor...

Ben onlara para diyorum
Onlar bana SEVGİ diyorlar.
İyiki diyorlar...  🙏🌹🙏

Benzer bir tad için buyrun...😊➡️ tık tık

Nisan 18, 2022

İlk Güzellik Kraliçemiz: Feriha Tevfik



4 Şubat 1929 günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ilanda şöyle deniliyordu: 

"Bütün dünyada güzel kadınlar seçilir ve memleketlerinin güzellik kraliçesi intihap edilirken, bizim böyle bir kraliçemiz niçin olmasın? Türkiye'nin en güzel kadını acaba kimdir?". 


Bu ilanla güzelini arayan gazete aynı zamanda mayoyla podyuma çıkacak olan kızların ahlaka uygun olmayacağı eleştirilerine de yanıt vermiş oluyordu. Yarışmanın ilk elemesi halk tarafından yapıldı. Birkaç ay süren tanıtımlar sonucunda gazetede yayınlanan resimler üzerinden oy kullanan halk, jüri için 48 yarışmacıyı seçer. 


2 Eylül günü yapılan yarışmada jüri, son kararını verir. "Orta boylu, kıvırcık lepiska saçlı, altın gözlü, beyaz tenli, zarif endamlı, beyaz krep satenden bir elbise giymiş olan Feriha birinci olur.





Dostlar, 
hemen ardından Feriha Türkiye'yi Amerika'da temsil eder.
“Aklımdan çıkaramadığım Amerika’yı ve o büyük sinema dünyası Hollywood’u görecektim.” 
sözleriyle yaşadığı heyecanının dile getiren ilk kraliçe
haftalar süren yolculuk sonunda gemiyle nihayet Amerika’ya varır.

Güzelleri bekleyen meraklı gazeteciler hemen güverteye doluşurlar.
Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatmış;
“Güvertede bekleyen gazetecilerin flaşları parlamaya başladı. Çok az anladığım İngilizce ile onların Türk güzeli diye bekledikleri mahlukun Afrikalı bir maymun olduğunu anladım. 
Bunu öğrenince kahkahalarla gülmeye başladım. 
Gazeteciler beni gördükleri an büyük bir şaşkınlığa düştüler.“

Bu yarışmaya ait videoyu ekledim.
👇👇👇



❤️Tabiki bu güzel kızın hayatı birden bire değişir. Önce filmlerde rol alır, ardından tiyatroya geçer. 

💚Fakat 1939 yılında değerinin bilinmediğini ve kırgın olduğunu söyleyerek bir daha dönmemek üzere, perde ve sahneden uzaklaşır.


💜🤍🤎Feriha Tevfik, üç kez evlenir.1955 yılında ölen üçüncü kocası olan ceza avukatı Sadi Rıza Dağ‘dan tek çocuğu olan Atilla Germiyanoğlu dünyaya gelir. Feriha Tevfik, 22 Nisan 1991 tarihinde İstanbul’da 81 yaşında beyin kanaması sonucu ölmüştür.(Allah rahmet eylesin)


Nisan 15, 2022

Geniş Kalçaları ve Cinsel Organı Nedeniyle Hayatı Mahvedilen Sarah Baartman’ın Acıklı Hikayesi

İnsanlık tarihinin en barbar ve hüzünlü hikâyelerinden biri Sarah’nın öyküsü. Fransız İhtilali ile aynı yılda, 1789 yılında Güney Afrika’da dünyaya gelen Sarah Baartman (Saartje Baartman) ve başına gelen trajik olaylar insanlığın bir parçasının ne kadar da karanlık ve kötü olduğunu gözler önüne seriyor. Onun ‘’suçu’’ bir Güney Afrika kabilesinde doğmak ve geniş kalçalara, büyük bir cinsel organa sahip olmak. ‘’Keşfedilişi’’, Avrupa’ya götürülüp sergilenişi ve akabinde öldükten sonra gelişen olaylara bakacağız. Sarah, öldükten sonra dahi bedeninin sömürülmesinden kurtulamamış bir kadın. Coğrafya ve anatominin kader olduğunun ispatı. Popüler hale gelen bir söylemin de belirttiği gibi: ‘’İnsanlık dışı denilen olayların hepsi insanlar arasında geçiyor.’’ 

1. İlk yıllar

Sarah Baartman; 1789 yılında Güney Afrika’nın Gamtoos Nehri vadisinde dünyaya gelir. Güney Afrika’nın ilk yerli sakinleri olduğu düşünülen Khoikhoi halkının alt grubu olan Griqua kabilesindendir. Sarah henüz iki yaşındayken annesini kaybeder. Babası ise İngilizlerle Hollandalıların koloni mücadelesi sırasında çıkan bir çatışmada hayatını kaybeder. Willem Cezar adlı bir siyahî tüccar onu alarak Cope Town’daki çiftliğinde köle olarak çalıştırmaya başlar.

2. Vaatler

Çiftlikte bir köle olarak çalışan Sarah Baartman, bir İngiliz asker – hekim olan William Dunlop tarafından fark edilir. Sarah’ın çok geniş kalçaları, büyük ve sarkık bir cinsel organı vardır. Asker – hekim William Dunlop onu Londra’ya götürüp sergilemeyi ve Avrupa halkının da büyük ilgisini çekeceğini düşünür. Dunlop, Sarah’a çeşitli vaatlerde bulunur: ona tıbbî bir araştırma konusu olacağını, zengin ve ünlü biri olacağını vaat ederek Sarah’ı kandırır.

3. Londra zamanı


20’li yaşlarında Londra’ya gelen Sarah, ilk başlarda bilim insanları tarafından araştırmalarda kullanılır. Çok geçmeden sirklerde hayvanlar ile birlikte gösteri amaçlı sergilenmeye başlar. Bazı müzelerde de sergilenen Sarah’ın vücudu Avrupalıların çok ilgisini çeker. Aslında Sarah’ın fiziki görünümü, bağlı olduğu kabilede çok yaygındır. Tüm kabilenin kadınlarının genetik yapısı böyledir.

Tüm bedenini kapsayan dar kıyafetler ile dans ettirilen Sarah’ın yüzü boyanır ve takılarla süslenirdi. İzleyenler Sarah’a hakaretler ederek onu taciz ederdi. Sarahyaklaşık dört yıl boyunca sirklerde bu şekilde kullanıldı. Avrupa’ya giden Sarah Baartman, “Hottentot Venüsü” olarak anılmaya başlar. Çünkü Avrupalılar Sarah’ın kabilesine Hottentot adını vermiştir. Ayrıca Sarah’ı da geniş kalçaları ve büyük cinsel organı nedeniyle Afrodit olarak da bilinen Venüs’e benzetmişlerdir.

sarah baartman

4. Paris ve Ölümü

Sarah, 1814 yılında Paris’te bulunan vahşi hayvan bakıcısına satılır. Fransa’da da tıpkı İngiltere’de olduğu gibi Reaux adındaki bu vahşi hayvan bakıcısı tarafından sergilenir.

Aynı dönemde Doktor Dunlop ve yardımcıları adında yargılama başlasa da sonuç alınamaz. Çünkü Doktor DunlopSarah’ın imzaladığını iddia ettiği sahte bir belge hazırlar ve durumdan şikâyetçi olmadığını belirtir.

Yaşadığı bu utanç verici ve işkence dolu yıllarda alkol kullanmaya başlayan Sarah, para karşılığı beyaz erkeklerle cinsel ilişkiye girmeye zorlanır. Bir gergedan ile aynı kafeste sergilenen Sarah, eğitmen ne derse onu yapmak zorundadır. Alkole bağlı olarak 26 yaşında hayatını kaybeder.

❤️ Ölümünden 24 saat bile geçmeden Napolyon’un cerrahı Zoolog ve Doğa Yazarı George Cuvier, üzerinde çalışmak için Sarah’nın bedenini parçalara ayırır. Beyni ve cinsel organı çıkarılan Sarah’ın cansız bedeni Paris’teki Musee I’Homme’da sergilenmeye başlanır. Vücudunun geri kalan kısmının da içi doldurularak başka yerlerde sergilenmeye başlanır.

💙Güney Afrika’nın yerli halkı ve Sarah’ın da bir üyesi olduğu Griquas kabilesi Fransa’dan Sarah’ın bedenini talep eder. Fakat bu talep Fransa tarafından reddedilir. Gerekçe olarak da 1850 yasasına göre Fransız müzelerinde sergilenen tüm eserlerin Fransa’ya ait olması gösterilir.

sarah baartman

💚1994 seçimlerinin ardından devlet başkanı olur olan Nelson Mandela, dönemin Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ı Güney Afrika ziyareti sırasında bu konuda bilgilendirir. Sarah’ın bedeninin iadesi talep edilse de sonuç alınamaz. Yıl 2002 olduğunda Dışişleri Bakanı Alfred Nzo ve Kültür Bakanı Ben Ngubane aracılığıyla aynı talep Fransa’ya tekrar iletilse de bir kez daha sonuç alınamaz.

🤍💜🤍Yüzyıllara konu olan bu dehşet olayın ardından, Sarah’ın bedeni 6 Mart 2002’de Güney Afrika’ya getirilir. 9 Ağustos 2002 yılında Afrika’da resmî tatil olan Kadınlar Günü’nde Doğe Cope eyaletine, doğduğu topraklara gömülür.

🌹🌹DOSTLAR; Sarah’ın hikayesinin anlatıldığı filmin adıSiyah Venüs’  internetten çok rahat bulabilir, seyredebilirsiniz. Ben seyretmiştim. Ama tekrar seyredeceğim.

Nisan 12, 2022

İLK ŞEKER FABRİKASININ HİKAYESİ

Trenden Ankara İstasyonu'na, sırtında bir heybe, beyaz seyrek sakallı, yetmiş yaşında Uşaklı bir köylü indi. Rastladığı ilk üniformalıya;

- Gazi Paşayı görmek istiyorum! dedi.

Adam demiryolcuydu. Direksiyon binasını gösterdi;

- Şu binaya gelir, herkesle konuşurdu ama şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Gelir mi, konuşur mu, konuştururlar mı bilmem?

Zorlukla Özel Kalem Müdürü Hayati Bey'in yanına girdi.

Neden geldiğini kısaca anlattı.

Gazi bugün gelecekti. Hayati Bey bu yaman köylüyü Gazi ile konuşturmaya karar verdi. Bir de kahve ikram etti.

Gazi öğleden sonra geldi. Bekleyen çoktu.

Hayati Bey hepsini atlatıp yaşlı köylüyü içeri soktu. Gazi köylüyü ayakta karşıladı. Oturttu.

- Buyur Nuri Efendi!

- Teşekkür ederim Gazi Paşam.

Ben Uşak'ın Kalfa Köyü'ndenim.

Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı.

Askerliğimi İstanbul'da yaptım.

Gözümü, kulağımı açtım. İstanbul'da çok şey öğrendim.

Avrupa'dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim.

Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim.

Pancar elde ettim.

Pancarları rendeleyip kaynattım.

Pekmez yaptım.

Şeker elde ettim.

Onunla köpük helvası imal ettim.

Pancardan şeker yapabileceğimize inandım.

Mehmet Hacim Bey'in önderliğinde elli bir kişi birleştik, "Terakki-yi Ziraat Anonim Şirketi"ni kurduk.

600.000 lira sermayemiz var.

Paşam, bize el ver, şeker fabrikamızı kuralım!

Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır.

Karnı doyar, yüzü güler.

Biz de, belki, biraz para ve sevap kazanırız.

Uşak şenlenir.

El verir misin?

Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi'yi sevgiyle, saygıyla kucakladı;

- Hepiniz var olun! Türkiyeyi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak!

Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan'a göndereceğim.

O da seni, belki, bir - iki bakan ile konuşturur.

Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat.

Bir sorun olursa aldırma, bana gel.

Kapım her zaman sana açık olacaktır..

Nuri Efendi'yi yanaklarından öptü.

Heybeli köylü, Türkiye'nin ilk şeker fabrikası kurucularından, ünlü Nuri ŞEKER olacaktı… (Alıntı)