Temmuz 26, 2022

ÇÍÇEKLÍ ENTARÍ



Selam dostlarım; aşağıdaki hikaye ‘Ömür dediğin’ proğramının konuğu teyzenin gerçek hikayesiymiş. Hani, hemencecik depresyona giriyor tüm dünyanın kahrını biz çekiyoruz gibi hissediyoruz ya… belki iyi gelir o yönümüze.

🌹🌹🌹🌹🌹

Babam uzun süredir yere serilmiş yatakta yatıyordu, işten güçten elini çekmişti. Döşüne oturdum hafif hafif zıpladım, halam beni indirmeye çalıştı.

Babam "bırak zıplasın" deyip saçımı sırtımı sıvazladı.Elime halamın yaptığı börekten aldım bitirene kadar babamın göğsünden inmedim. Annem epeydir evde yoktu hiç lafı sözü edilmiyordu. 5-6 yaşlarındaydım, birkaç gün sonra babamın üstünü örttüler, öldü dediler.

Köy evinin camından ellerimi çeneme koydum babamın yıkanmasını seyrettim, hiç ağlamadım. Halamla ikimiz kaldık evde, 3 çocuğu vardı ama onlarda annem gibi yoktular.


Gece halam beni karşısına aldı "annen olacak karı benim herifle çekti gitti, seni yanına almayan annen benim çocuklarıma ana olacakmış bundan sonra" dedi. Birkaç gün sonra saçlarımı taradı, çiçekli entarimi giydirdi, elimden tuttu köy otobüsüne binip şehre gittik. Bütün gün çarşı pazar gezdik akşama doğru beni bir bakkala bıraktı "sen burda otur benim işim var" dedi gitti. Hava karardı gece oldu bakkal amca dükkanını kapattı elimden tuttu beni evine götürdü. Beşikteki bebeğiyle oynadım, karısı karnımı doyurdu yattık.


Sabah erkenden bakkal yine elimden tuttu beni dükkanına götürdü, patates çuvalının üzerine oturttu. Bakkala gelen giden "bu çocuk kim" diye sorduğunda "babası öldü, anası kocaya kaçtı, halası bana bıraktı, çocuk isteyen olursa ver dedi" dedi.


Çocuk aklımla kötü durumda olduğumu anladım, entarimin çiçekleriyle, oturduğum çuvaldaki patatesin kurumuş çamurlarını temizlemekle ilgilendim, sanki benden bahsetmiyorlarmış gibi. Birkaç gün böyle geçti, bir adam geldi "hadi kızım sen çık biraz oyna" diye beni dışarı çıkardı. Epey sonra bakkalla beraber dışarı çıktı elimden tuttu beni evine götürdü.

Öğretmenmiş, bana evde yapmam gerekenleri bir bir saydı, benden küçük bir oğlu vardı, karısı ölmüş. Evini toplardım, oğluna ablalık ederdim. Yıllarca beni evinde barındırdı. Yaşıtlarım okula gitti beni hiç okula göndermedi. Büyüdüm tam bir ev kadını oldum.Birgün öğretmenin sık sık gelen ablası yanında gençten bir oğlanla geldi, oğluymuş.

Öğretmen "bu artık senin kocan" dedi, elime bohçamı verdi yolladı. Ne düğün oldu ne nikah oldu, kaynanamla beraber evin kadınlığını yaptım. Çocuklarım oldu, tarla bahçe hayvan edindik kendi düzenimizi kurduk.

Kocam çok iyi adamdı, kötü sözünü duymadım, hiç el kaldırmadı, nur içinde yatsın.

💫Ömür dediğin buysa benim ömrüm böyle geçti, 78 yaşındayım. Bana akşam ne yedin diye sorsan bilmem ama çiçekli bir entari görsem çamurlu bir patates görsem burnum sızlar.😔



Temmuz 24, 2022

MİLYONLARCA İNSANIN DERDİNE DERMAN OLDU

                                           GÜZİN ABLA


İsmi simge olmuş, anlamına onlarca güzel şey eklemiş kişiler vardır.

İşte Güzin Abla da onlardan biriydi.

Fatma Güzin Sayar, Ethem Efendi Caddesi’ndeki ahşap köşkte 1922’de hayata gözlerini açtığında, ardında böyle bir marka bırakacağını bilmiyordu.

Üst düzey memur olan babası, Güzin henüz 3 yaşındayken vefat etti. Annesi Mediha Hanım kızıyla birlikte baba evine, Mahmut Hayri Bey’in köşküne döndü.

Mürebbiyelerle büyümüş, ince ruhlu, piyano çalan, kültürlü bir genç kızdı Güzin.

Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’nde okurken tanıştığı genç bir subayla evlendi. Henüz 16 yaşındaydı. Ama evlilik uzun sürmedi. Küçük kızları dünyaya geldikten kısa bir süre sonra çift boşandı.

Güzin Sayar’ın mimar Tayfur Şehbal ile yaptığı ikinci evlilik de ancak beş yıl sürebildi. Her iki evliliği de başka kadınlar nedeniyle sona ermişti. Sayar, evlilik defterini bir daha açılmamak üzere kapattı.

GÜZİN ABLA EFSANESİ

Çocukluğundan itibaren gazeteci olmak istemişti. Yeni İstanbul gazetesinde muhasebe müdürü olan annesi Mediha Hanım’ın desteğiyle aynı gazetede tercüme yaparak başladı mesleğe. Ardından magazin müdürlüğü görevini üstlendi.

Çeşitli gazetelerde “Sorun söyleyelim”, “Derim ki” başlıklı köşelerde okurların sorunlarını yanıtlamaya başladı. 1971’de Saklambaç’ta ilk kez kendi adıyla “Güzin Abla dertlerinizle baş başa” köşesini yazmaya başladı. İşte Güzin Abla efsanesi de böyle doğdu.

Ve bu efsane, 1977’de yolculuğunu Hürriyet sayfalarına taşıdı. O gün bugündür de Kelebek’te en çok takip edilen köşelerden biri oldu. Aşk acısında, yalnızlıkta, cinsellikte, töre sorunlarında milyonlarca insanın derdine derman oldu.

İki evliliğinde de aldatılan Güzin Abla, kendi tecrübelerini de paylaşıyordu okurlarıyla.

Sağlık sorunları nedeniyle köşesini 2000 yılında kızı Feyza Algan’a devretti.

Hayatını kaybettiği 17 Temmuz 2006’ya kadar kızına köşeyle ilgili destek oldu.

Güzin Abla markasını bugün Kelebek sayfalarında kızı Feyza Algan sürdürüyor.

(Ateş Yalazan)

Temmuz 15, 2022

Ben onlara küstüm, oyuna değil!

Nöbetçiyim, katları dolaşıyorum. Bir baktım yerdeler. Çaktırmadan seyrettim. 
"Haydi, hoppa, YER"diye içlerinden biri bağırıyor. Sonra yere atıyorlar kendilerini.
Yerler mikroplu yatmayın diye atarlansam, anın büyüsünü bozacağım. 
Dağılın başka oyun mu yok desem, kalplerini kıracağım.

Ne desem? Ne desem?(Gökhan ayrı ayrı duruyor. Dur ona bir şey diyeyim ben😉)
"Gökhan, oğlum sen niye ayrık otu gibi arkadaşlarından ayrısın? Yanaşsana gruba"
 (Gökhan belli kızgın, beni duymamazlığa geliyor)

"Gökhan, sana diyorum evlatcım yanaşsana arkadaşlarına"
"Onlara KÜSTÜM ben öğretmenim"
"Eee oynuyorsun ya onlarla Gökhan kuzu"
Gökhan kaldırmıyor başını bile,uzandığı yerden bana diyor ki:
"BEN ONLARA KÜSTÜM, OYUNA DEĞİL"

Hocahanım, hocahanım  
8 yaşında çocuğun verdiği hayat dersi,
 böyle de suratına ŞAPLAR işte...🥰
Öyle biz yetişkinlerin küsmesine benzemez bu meleklerin küsmesi.
Biz yetişkinler küsünce, 
birbirimizi oyunumuza değil mahallemize almayız.

Evlatcığımdan hayat mesajımı alınca, sesim yükseliyor:
"Haydi,kalkın artık yerden. 
Doğru lavobaya şimdi... 
O eller, sabunla yıkanacak. 
Berat, al bakayım Gökhan'ı yanına. Öyle ayrı gayrı olmaz. 
Ellerinizi yıkarken, GÖKHAN'IN DA KÜSKÜNLÜĞÜNÜ DE YIKAYIN GİTSİN"

Temmuz 13, 2022

MUSTAFA KANDIRALI KİMDİR?

Merhaba dostlar; çoğumuzun çocukluğunun önemli bir simgesi olduğunu biliyorum. 🥰 Hele bayramlar bu büyük ustadsız olur muydu? Yakından tanımak isteyenler için ekliyorum.



Kandıralı, İzmit’in Kandıra İlçesinde 1930 yalında doğdu. İlkokulu bitirir ancak altı kardeş olmanın getirdiği dezavantajlardan ve ailesinin ekonomik şartlarının bozuk olmasından dolayı ortaokula devam edemez. 

Amatör düzeyde Klarnet çalan babası bir uğraş edinmesi için Mustafa Kandırlarılı’yı, Kandıra Halkevine yazdırıyor. Musiki evine gittiğinde kendisine seçme hakkı bırakılmadığından eline ud veriliyor.

Klarnete duyduğu sempati, radyoda Şükrü Tunar’ın Klarnet taksimini dinlerken kazanır ve İşte o zamandan sonra Klarnet çalmaya başlar. Kendi sazı olmadığı için babasının klarnetini gizli gizli çalar.

Artık Halkevinin kendisine yetmediğini yavaş yavaş idrak etmeye başlamıştır ve ailesinin onayını alamayacağını bildiğinden 15 yaşında İstanbul’a kaçar. 

Mustafa Kandıralı kendine bir iş bulabilmek için müzisyenler kahvesine gider ve orada Keman sanatçısı Ama Recep ve Kanuni Sıtkı Bey ile tanışarak kendisine bir iş bulur. İlk olarak 1945 yılında Tepebaşı Kibar Gazinosu’nda 4 lira yevmiye ile çalışmaya,para biriktirmeye başlamıştır. Biriktirdiği paralarla Akopos Alyanak’tan dersler almaya başlamıştır. Bu dersler sayesinde tekniğini ve repertuarını geliştirmiştir. 

Mustafa Kandıralı, 1953 yılında Müm Çakıl Gazinosu’nda çalışmış, burada Esma Engin’e eşlik etmiştir. Çalışmalar ard arda gelmiş, sonuçta 1956 yılında Salacak’ta Üsküdar Gazinosu’nda Perihan Altındağ Sözeri’ye, 1957’de Taksim Maksim Gazinosu’nda Mediha Demirkıran’a yine aynı yıl içinde Taksim Belediye Gazinosu’nda Behiye Aksoy’a ve daha nice gazinoda nice ses sanatçısına eşlik etmiştir. Dünyanın dört bir yanında konserler verdi.

Yaklaşık yirmi yıl boyunca TRT’deki programlarıyla neşeli bayram sabahlarının simgesi hâline geldi. Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren gibi değerli yorumculara eşlik etti. Bu Yeteneği, çalışkanlığı, esprili mizacı, seyirciye ve çalışma arkadaşlarına olan saygısı ile müzik dünyasında bir ekol yarattı. Sadece Türkiye’de değil yurt dışında da bir klarnet ustası olduğunu ispat etti, hayranlar edindi. 

Büyük ustayı 2020 yalında kaybettik


Kaynakça: İnternet