Ocak 30, 2020

Benim oğlan ile J. K. Rowling'in oğlu HARRY



Oğlanın okuma yazmaya geçtiği ilk günden beri okuduğu tek kitap HARRY POTTER oldu.🙄
Hem de ne okumak... Kitap biter. Tekrar okur.
Olmadı öbür cildini bulur, onu okur.
Yetmez, kalkar filmini seyreder.
Ertesi gün seyrettiği filmi tekrar seyreder.
Kitapta geçen sihirleri yapmaya çalışır.
Konuşmalarını taklit eder.
Kitabın çıkacağı gün heyecandan uyumaz.
Hatta Harry ile tanıştığımızda bacak kadar bir çocuktu, şimdi o da koca adam oldu bizimki gibi…

Oğlan  Amerika'da . Yaşı oldu 25.
Hala kitaplığında sadece Harry var.
Kitaplığından geçtim arabasında da Harry Potter'ı dinlemeye başlamışşşş.
"Oğluşum bu ne hal?" diyecek oldum.
Harry'nin yerine başka birini koyamazmış.
İhanet mi etseymiş SEVDİCEĞİZİNE bunca yıldan sonra?😌

Harry Potter serisininin yazarı Joanne Kathleen, bana göre Harry'nin annesi “Jo” Rowling ya da  J. K. Rowling olarakta biliniyor. 31 Temmuz 1965’te  Birleşik Krallık’ta doğmuş. Hayatında yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen yazmaktan vazgeçmiyor.
Harry Potter ile de dünya'nın en zengin yazarı unvanını da alıyor. Hayatı da film olarak çekilmiş.

Filmin adı: JK Rowling'in Öyküsü

Bence güzel bir biyografi... İzlemeye değer.







Ocak 25, 2020

DEPREM ve KIVIRCIK SAÇLI SALİHA❤




Sakarya /Pamukova'da görevliyiz. Yıl 1998...
Hem mesleğin, hem evliliğin, hem anne-babalığın anlayacağınız her şeyin öyle en başındayız ki...

Şehirlerin, kasabaların da kişilikleri vardır. Pamukova  anne şefkatinde bize karşı; anlayışlı ve  çok  sabırlı. Sanki Dünya'nın tüm iyi insanları burada.🙏

İstanbul'dan Ankara'ya uzanan tren yolunun kenarında sevimli bir okuldayım.🏡

Saliha var, öğrencim. Daha  4.sınıf. Nasıl güzel, nasıl da akıllı...
O da benim gibi burada yeni. Henüz bir yıl olmuş kıvırcık saçlı Saliham'ın ailesiyle Pamukova'ya gelmeleri. Babası tren istasyonunda çalışıyor. Evleri de rayların karşı tarafında. Okul paydos olup dağılırken, ev yolunda dikkatli olmaları için öğrencileri tembihliyorum. Saliha'yı ise iki kere tembihliyorum. "Dikkat et, sakın raylardan geçme, köprüden geç, arkandan bakıyorum..." diye..

Eylülde okul açıldığında gittiklerini öğreniyorum. 1 yıllığına  gelmişler meğerse.
Aradan zaman geçiyor... Saliha ara ara hatırıma geliyor, rayları gördükçe.

16.Ağustos.1999 Pazartesi gecesi  dondurma almak için yürüyüşe çıkıyoruz.
" Nasıl sıcak, nasıl boğucu bir ağustos akşamı değil mi?" diyorum Ahmet'e. "Sıcaktan  bugün hiç uyumadı evlatcık, haaa... bir de bütün gün öten ağustos böceklerini duydun mu? Bak hala ötüyorlar, duyuyor musun?" diye devam ediyorum hem sohbete, hem yola...

Birden kıvırcık saçlı Saliham'ı görüyorum  karşımda...Sarılmalar,öpmeler "Nasıl da serpilmiş?" diye içimden geçiriyorum. Emekli olmuş babası. Sakarya'dan Çark Caddesinden ev almışlar. Arkadaşlarının düğünü için gelmişler.  Geri dönüyorlarmış.
Anne-babasıyla da sohbet ediyoruz ama ben  Salıha ile göz gözgözeyim.
Dondurma ısmarlıyoruz onlara da .
"Ben kaymaklı dondurma severim diyor" kuzum. Ben zannederdim ki; tüm çocuklar dondurmayı çikolatalı severler...Meğer öyle değilmiş, o gece öğrendim.😥

Ağustos böceklerinin sesleri hala çok yüksek.
 Dondurmalarımızı yedikten sonra ayrılıyoruz onlardan.
 Yine öpmeler,sarılmalar...

Eve varıyoruz, uyuyoruz.
Gece yarısı büyük bir uğultuyla açılıyor gözlerim.
Algılayamıyor olanı biteni zihnim, kıyamet mi koptu  diyorum?..
Bağrışlar ,haykırışlarla atıyoruz kendimizi dışarıya. Kucağımda evlat, ağzımda dua...
Ortalıkta ise sadece insan sesi var.

Ağustos böcekleri susmuş diyorum Ahmet'e.. Neden sustular acaba?😔

Haberleri almaya başlıyoruz.
İzmit, Gölcük ,SAKARYA yerle birmiş.
Askercikler, vatan evlatları yardıma gidiyorlar Sakarya'ya .. Ahmet'te onlarla birlikte.
Bir haber daha geliyor.
Çark Caddesi diye bir yer kalmamış Sakarya'da😢
Ahmet'e bakıyorum ve  diyorum ki "Saliha 'yı bul , Ondan haber getir bana"

Ben  Saliham'dan,
17. Ağustos.1999 tarihinden beri;
 Başka bir öğrencimin kıvırcık saçıyla, yenilen kaymaklı dondurmayla ,öten ağustos böcekleriyle  haber alıyorum. Bir de UZAYIP  GİDEN TREN RAYLARIYLA....



Ocak 23, 2020

ŞIŞŞT, biz de genç olduk:))



Bir konuşma bir konuşma...
Benim farkıma bile varmıyorlar. 

"ŞIŞŞT biz de genç olduk. Biliriz bu işleri... Ne konuşuyonuz bakem?" diyerek yaklaşıyorum yanlarına .
 Kaçak cevaplar, kem kümler, gülüşmeler... 

"Kuzular, biliyorsunuz benim de oğlum var. Anlarım ben bu fıs fısları, var bir durum açılın öğretmeninize" diye devam ediyorum.
Bakıyorum Yağız sökülecek gibi, azıcık daha veriyorum gazı,
"Ama ben sizin öğretmeninizim. Benden hiç bir şey saklanmaz ki, hadi söyleyin yavrular"

Yağız tam ağzını açacaaak, Mehmet Akif kaldırıyor kaşlarını...
"Akif o kaşlar nedir ,o kaşlar?" diyorum  tüm şirinliğimle ama yine kaçırılan gözler ...

Ben de  uzaklaşıyorum yanlarından. 
Bakıyorum tekrar. Bu sefer  birbirlerine sarılmışlar görüyorum evlatcıkları. Fıs fısa devam...🥰
İlle bir şey söyleyeceğim ya...
"Atatürk'ü ve bayrağımızı da almışşınız manzaranıza ama ben yemem bunları. 
Benden bir şey SAKLANILIYOOOOOR" diye bağırıyorum kendimce ama fıs fıstan beni duyacak halleri yooookkk kiiiii 😊

Kalbinizle yaptığınız her şey...